bu kez uzun yazacağım kısa saçlarına laperdia çok konuşan suskun fotoğrafların gibi erte bir anlama havalandırmak amacım kuşları sade ama sıkı bir öpücük kondurmak yanaklarına usulca
düşük de/si/bel bir ıslık sesi duyarsan sakın korkma yalnızlığım koşuşturuyordur kulaklarında yada kış sonrası karlar eriyordur olmadı ellerini tutmuşumdur egzotik bir ortamda fazla anlam yakmasın cigaran buselik bir serinlik süzülsün gerdanına protest bir ezgi sokulmuş gibi dudaklarına unut gitsin tümden bir tespihe dizdiğini düşün ya da bir kürdan gibi kullanıp attın hayat kahramanlarını yaşamak hâlâ büyük kargaşa lauperdia hayat kahırla yaşanmayacak kadar küçük
özür dilerim lauperdia hadi kıs şimdi gözlerinin altını bak odana güneş sızıyor perdelerden hadi soğuk bir duş al ılık bir hüzün eşliğinde iki kişilik bir masa kur ya da o karanlık irislerine sen hep severdin ya ışıklı şehirleri yok! sadece gamzelerini doldursun yağmur bu kez
biraz sükûnet lauperdia şimdi derin bir nefes çek dar/alan ciğerlerine bilirim şebeke kaldırmaz bu kadar enerjiyi çıplak ayak koşuyordur göğsün şimdi saatli bir bombanın son anları gibi çok zaman oldu haklısın yılların tozu ellerinde
hep merak etmişimdir öldürmüş müdür diye zaman denen yakuza gözlerindeki o ümidi hâlâ kırmızı çizgileri duruyor mudur kalın dudaklarının patikalar birikmiş midir yüreğine körelmiş midir eski cesâretin kayalar mı vurmuştır yüzünün hasrete açık koyaklarına yine taşları kaldırıp altına mı gizledin benliğini yoksa yine kaldırım taşları gibi kastatı mı yüreğin
yine o ıslık çalıyor bak duyuyor musun lauperdia sanki kasımın on yedisini taklit ediyor takvimler yalnız kalmak için pek uygun sayılmazmış hava kuvvetlice öksürecekmiş gök öyle diyor tahminler
unut lauperdia tüm parıltılı şeyleri aklında geriye giden ne varsa sök merdivenleri kır trabzanları en çok da arada içine dağılan kavak yellerini kandırmasına müsaade etme bileğine sıkıca bağla azgın vakitlerde bolca su dök yüreğinin közüne sıkıca zincirle üzerinde adın yazılı kolyeyi üşütür insanın göğsünü mahrem rüzgarlar acıktırır vaktinden önce budanmış zaman nasır tutmuşsa avuçların ve o dipdiri unutamamak...
bak deniz bile çürük mavi haylidir mavisi çıkmış hayallerinin belli şimdi en iyisi bir kanepeye kurulup geçmişi yudumlamak zâten kimse geçmiş izleri takip ederek yarına ulaşamaz!
ahh lauperdia umarımda asılı suskun saat dimağımdaki kalıcı hayranlık avuçlarımdaki körelmeyen titrek telâş bilerek dâvet etmedim seni yılkı dönüşü kutlamama saçlarının ucunda say beni ansızın çıkagelmiş hisset sessizliğinin kabrine bas sağ elini kalbine kibrinin kalın iplerine as ıslaklığımı hür bir kısrak gibi kükresin sesin yalnızlığımda kurumuş bir orkide gibi yazılmamış bir kitabın tam orta sayfasında bekle beni kollarını açmış bir eylül sabahı mutlaka ama mutlaka sesleneceğim sana aşkın alışkanlığı aştığı hava sahasında
uzak zamanların çanlarıydı kandıran bizi ki hafif çiseleyen yağmura benzettik koca denizi hayatı unuttuk, gerçeklerini tepeyi aşarsak ayı yine kucaklarız dedik doya doya bir yol yorgunluğuydu geçti gururumuz sağ kaldı şükür mihmet sellerinde kaybolduk!
ben seni hep anladım lauperdia sakın suçlama kendini ve faydasız sanma gidişini zaman bâzen yoksul hissettirir seni bâzen kendini ilaçlarını tüküren hasta gibi hissedersin arada sağlama isterse zaman;
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Lauperdia şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Lauperdia şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
kalem yazarsa çıkan dizeler bu kadar harika olur esen kalınız