biraz umut biraz mavi istiyoruz yıldızlarını kaçırır gökyüzü aralayacak oluruz karanlık bulutları tutuklanıp götürülür hayaller ruhumuza kelepçe takılır
bakarız adım atacağımız yer kaldı mı iki gözümüzü açıp bakacağımız ileri suçlu biziz çalmayan saz değil makam değil bize ayarlanmayan bizde eksik bir şeyler var sağ sol hangi ayakla adım atacağımız emre amade
söndürüp deniz fenerlerini yerine ay’ı koymak istiyor düşlerim bir soru düşüyor beynimden insan arıtma tesisleri var mı şöyle dünyayı kapsayan bir düğmeye dokunduğunda birisi piri pak olsun
canlandı ölü umudum baktı arınmış teniyle
sürdürdüm çöpçülüğümü süpürüp temizlenecek yer çok
tandır başında söylenen türkü baştan sona masmavi başına takmıştı gökyüzünü yeşil bakan çocukları vardı beyaz yürüyen beyaz kelebekler gibi tıklatır kaçarlardı camı uçsuz bucaksız göğe..
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
söndürüp deniz fenerlerini yerine ay’ı koymak istiyor düşlerim bir soru düşüyor beynimden insan arıtma tesisleri var mı şöyle dünyayı kapsayan bir düğmeye dokunduğunda birisi piri pak olsun
bir soru düşüyor beynimden insan arıtma tesisleri var mı şöyle dünyayı kapsayan bir düğmeye dokunduğunda birisi piri pak olsun ... Beyin yıkama tesisleri var; başa gelen her lider önce orada ABDest alıyor :)
Vay be bir mavi nelere kadir, Her mavi yolu aydınlatan bir ışıktır benim bahçemde, Mavi gökyüzü Mavi bakış Atalar atası Atatürk baksın mesela Olmasın başka türünden bakış Yarın sabah atamın Gözlerinden doğsun mavi bir güneş!! Nurten Ak Aygen
biraz umut biraz mavi istiyoruz yıldızlarını kaçırır gökyüzü aralayacak oluruz karanlık bulutları tutuklanıp götürülür hayaller ruhumuza kelepçe takılır
................................- Demek ki Köprü 'deyiz...இܓ
இܓ
..
Dostumun yaylası derler bu dağı, Koynunda bitmiş de turuncu, bağı. Yârim yaylamaya gelmiş otağı, Canım sana bu yaylalar vurgundur.
..
Güzelin yolları kayalı, taşlı, Bakamam gerdana, gözlerim yaşlı. Bir topak perçemli, bir hilâl kaşlı, Uyandırmam, kömür gözlüm yorgundur.
*Karacaoğlan*இܓ
இܓ Bir kadına kıyafetinden çok hanım - efendilik yakışır , bir erkeğe de elinin sertliğinden çok gönlünün mertliği yakışır..!! இܓ
-------------------------------------------------------- .. camii arkasında evcilik, okulculuk ve bahçede ağaçların üstünde armut elma erik kiraz yiyerek film çevirerek ağaçların altında hep kızın arkasında koşardı bir oğlan
.. glenay
இܓAbdestsiz Kuran Okunur Mu இܓ- YouTube
abdestsiz kuran okunur mu ile ilgili video▶ 1:15 www.youtube.com/watch?v=4TLwQyRznCc 12 Tem 2013 - TVEhliSunnet tarafından yüklendi Andolsun, biz Kur'anı, düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan? ﴾32﴿ Kamer Sûresi BU KURANA
Düşüncelerimi söylemiştim ama burada da bu yapılan şeyi kınıyorum. Bu dini iyi bilmeyenlerin yapacağı bir şey. Kadınlarla tokalaşmak günah diye yaydıklarından bazı kişiler de bayanlar elini uzatmaktan korkar oldu.
Siz de Peygamberimizden başlayarak dinimizle ilgili durumu açıklamışsınız. Böylesi kişiler her yerde varlar. Takılmayın. Doğru bildiğiniz yolda ilerleyin.
..Bu malum zat belli ki bir şiire yazdığım yorumda partisini eleştirdiğim için aklınca bana Hz. Ömer (ra)’ı kadınlarla tokalaşmadığı konusunu örnek göstererek eleştiride bulunuyor. Oysaki Hz. Ömer örnek alınarak asıl eleştirilmesi gereken konu ülkenin büyük çoğunluğu açlık sınırının altında iken servetlerine servet katan ve yolsuzlukların, kul haklarının hesabını veremeyen malum kişilerdir.
Ya bende bir şey var, ya da çevremde. Yeni söylemleri cirit atarken eski günlere sürüklendiğimizi görüyorum.
Bir hafta önceydi. Ankara’dan Çubuk otobüslerinin yanına gelmek için dolmuşa binmem gerek. Dolmuşu görünce koştum açık kapıdan içeriye bakınca, donup kaldım. Dolmuşun içi kara çarşaflı kadınlarla doluydu. Acaba yanlış dolmuşa mı biniyorum diye duraksadım. Nereye gittiğini sordum, doğruydu. Elimde yağlı boya yaptığım tablo vardı. Dolmuşta ayakta durup, sürücüye para vermekte zorlanınca resmi önüne alıp bana yardımcı oldu.
Çocukluğumda annem ve halalarım da böyle siyah çarşaf giyerlerdi. Sonra hepsine mantolar alındı, çıkardılar çarşafı. En son Çubuk’ta Şevket hocaların kaynanası ve gelinleri kalmıştı çarşaflı. Onlar da çıkardılar. Kaynanalarını tam anımsamıyorum, belki o ölene kadar giymiştir çarşafı.
Çubuk otobüsüne bindim. Bu kez doluysa binmem diyecek oldum, sürücü bu saatte boş otobüs bulamazsın dedi yanındaki boş koltuğu göstererek oraya oturmamı söyledi. Ömrümde ilk kez şoförün yanında oturdum. Arkadaki doluluktan haberim yok gibi rahattım. Sürücü resmimi yanına almıştı. Böylece rahat bir yolculuk yaptım. Her zaman olduğu gibi yolculuk süresince yine çevremi seyrettim. Kuzey Ankara tüneli, oradaki yüksek yüksek toki evleri, kenarlardaki değişik düzenlenmiş çiçekler, aşağılarda park benzeri yerler, yukarıdan onlara bakan küçüklü büyüklü evler. Renk renk ışıklandırmalar ve göze güzel gelen görüntüler. Ankara Çubuk arasında gördüğüm bunlar değil sadece. Benim asıl ilgimi çeken Pursaklar’da gördüğüm değişim. Orası küçük bir köydü. Şimdi Ankara’nın kuzey ucu oldu. Esas dikkatimi çeken ise buradaki gereksiz, abartılı mimari yapı. Tabii konutlarda değil bu sadece bu değişim. Arabayla geçtiğimiz yol kıyısındaki minare tarzı gereksiz çokluktaki ne isim vereceğimi bilemediğim kısa boylu minareye benzer kısa boylu kuleler. Arkalarında bir de cami var çifte minaresiyle. Esenboğa’ya doğru ilerlerken sanki eski zamanlarda fırlayıp gelmiş yine iki tarafı kuleli bir köprünün altından geçeriz. Ha unutuyordum üstünde Emri şahane yazan düğün salonunu.
Bu yoldan giderken kendimi eski Osmanlı döneminde yaşıyor sanırım. Çarşaflılar, gereksiz kuleler bunu yaşatır. Düşünürüm. Bize yeni Türkiye diye sundukları eski Osmanlı mı diye. Bu soruya cevabım evet olur. Bizi her şeyiyle Osmanlı dönemine götürmek istiyorlar. Osmanlı çok iyiydi de neden yıkıldı? Bana bunu biri anlatsın.
இܓ KEREM Bürsin Vs இܓTürk Gibi Olmak இܓ - Beyaz Show ... - YouTube beyaz show kerem türk gibi olmak ile ilgili video▶ 4:15 www.youtube.com/watch?v=rjvXCeO09UI 22 Kas 2014 - Beyaz Show tarafından yüklendi Kerem Bürsin Vs Türk Gibi Olmak - Beyaz Show 21 Kasım 2014 Kerem Bürsin Vs Türk Gibi Olmak ...
.
இܓ
İhtiyar amcanı dinler misin ,oğlum,Nevruz ? Ne büyük söyle ne çok söyle; yiğit işde gerek. Lâfı bol ,karnı geniş soyları taklîd etme ; Sözü sağlam , özü sağlam adam ol, ırkına çek.இܓ
15 Teşrînisânî 1348
இܓ “Bütün dostları gezdim, gördüm. Dili muhafaza etmekten daha iyi dost göremedim. இܓ Bütün elbiseleri gördüm. İffet ve sakınmaktan daha iyi elbise görmedim. இܓ Bütün malları gördüm; kanaatten daha iyi mal görmedim. இܓ Bütün iyilikleri gördüm; nasihatten daha iyisini görmedim. இܓ Bütün yemekleri görüp tattım; sabırdan lezzetlisini görmedim.” இܓ
Hz. ÖMER (r.a) இܓ
இܓEvet ! Görmemiştir bu âlemde göz Şu ''el hakku ya'lû '' kadar doğru söz ! இܓ
*SAFAHAT*இܓ
இܓஇܓஇܓஇܓஇܓ& இܓ
இܓ
Kızlarımız makyaj tazelemek yerine Abdest tazeleselerdi, Erkeklerimiz okey'e 4.bulmak yerine 3 kişi ile küçük bir cemaat oluştursalardı ;
daha İMANLI bir NESİL yetişirdi.. VesSelâm .. ve d' DUA ile ;) இܓ
இܓ Ve aleykûm Selâm ... çokk teşekkür ederim... güzel düşüncelerinize ... çokk naziksiniz... benim de sizin gibi çok arkadaşım var .. dünyevi, manevi-maddi yaşantımız, fikirlerimiz ayrı olsa da severim kendilerini... kimisi kışın pembe manto giyinir , kimisi yazın kara çarşaf , kimisi de mevsimine göre ince veya kalın, onların giyindiği giysinin, yediği yemeğin bana faydası yok...ama onlar dış etkenlerden korunup soğuktan üşümüyorlar ya da sıcaktan yanmıyorlar , tok gözlü olup yettiği kadar besleniyorlar ,aç kalmıyorlar diye de seviniyorum... işte bu sevinci yaşatan insanları seviyorum...çok şükür RABBİMİZE aç değiliz , açıkta değiliz... nankörlük edip şikayetlenmek yerine kanaat ederek şükür zikirleri, tesbih etmeyi tercih ediyoruz... ALLAH dinimize-dilimize , devletimize - milletimize zeval vermesin... İmanlı Mü'min kullarından olabilmemizi artırarak daim eylesin... Amin ! இܓ
.. yazdıklarımın ana fikri bahsettiğiniz gibi... cemaatler arası ayrılık yok aslında .. ayrı ayrı dallar diyebiliriz... ordunun kuvvetlerinde,taburlarında ,bölüklerinde olduğu gibi , ülkenin vilayetlerinde ,illerinde,ilçelerinde olduğu gibi... Şiirlerin serbest, hece ölçüsü , aruz vezni ile yazılması gibi...vs. ama zevkler ve renklerde ayrılıklar olabilir... bugün siz İslamın şartlarından birisi olan namazı mavi eşarbınızla kılmak isteyebilirsiniz, ben yeşil eşarbımla, bir diğeri beyaz eşarbıyla, bir diğeri de siyah eşarbıyla kılmak isteyebilir...önemli olan setr-i avret ile namazdır... setr-i avret de namazın şartlarındandır, onsuz zaten namaz olmaz... bunlar gerçekleştiği zaman renkler teferruattır... namaz da ancak akıl-baliğ ,iman sahibi olanlara farz kılınmış... kimse de zorlanamaz .. tam tersi kılamazsın diye de zorlanamaz ... insanlar başlarına takke de alırlar , sarıkta takarlar , feste takarlar, şapka da takıp dilediği gibi ister cemaatle camilerde , ister mescidlerde, ister bahçede, ister evlerinde özgürce Kur'an okuyup , ibadetlerini yapabilirler ...insanın insana saygı göstermesi şart... hangi partiye oy verdiğimizden tutunda tercih ettiğimiz kıyafetlere kadar... tabi burada bir istisna var düşünün ki bir komşunuz size misafirliğe bikinileriyle gelmiş ee artık içeriye buyur etmek size kalmış ya da eşinize ... ister elinizi uzatıp tokalaşırsınız, ister sarılırsınız isterseniz de elinizi verip kolunuzu kaptırırsınız... eee bikini - mayo giymek onun hakkı , misafir ev sahibinin hakkı ... Hakkı kimin hakkı ? düşündüğümüzden dolayı kınanmamalıyız .. hele hele kat'a insanlar bunlar için öldürülmemeli... !!!இܓ
.. aslında yazı bölümünde yazmak istediğim çok şey var fakat , iyi bir okulun iyi bir bölümünde OKUyamadım , engellendim ; yeterli bilgi ve donanıma sahip olamadığımdan dolayı yazacaklarım karalama olmasın diye yazamıyorum...zira yazmak ciddi bir İŞtir... ama sizin gibi anlayışlı , fikirlere -yaşantılara saygılı kişilerden öğrenerek ; kendi yarım yamalak bilgilerimi birleştirip yazmaya gayret edeceğim... İnşâÂLLAH ... DUA edin benim için... İlahiyi sevdiğinize memnun oldum , gönderirim ara sıra ;) hoşça kalın ŞİİRlerle kalın... இܓ
not: ne kadar çok ister, istemek kullanmışım...;)
இܓ இܓ இܓ இܓ இܓ & இܓ
இܓ İSTEMENİN ESRARI இܓ
இܓ Ahzab suresi 59. Ayette geçen "cilbab" kelimesinin Risale-i Nur'da tarifi var mıdır? Ayrıca Risale-i Nur çarşafa nasıl bakıyor ve tesettür hakkında ne diyor?
Risale-i Nurlarda tesettür konusu en geniş ve kapsamlı olarak Tesettür Risalesi'nde geçmektedir. Tesettür Risalesi'nin gayesi ve hedefi ise, farz olan örtünmenin akli gerekçelerini ve hikmetlerini beyan ve izah ederek, hanımları bu noktada ikna ve örtünmeye teşvik etmektir.
Tesettür, bayanların ve erkeklerin mahrem yerlerini Allah’ın emrine uygun bir şekilde örtmesidir. Fıkıh kaynaklarında bu örtünmenin şekli ve nasıl olacağı tafsilatı ile anlatıldığı için, Üstad Hazretleri bu kısmı onlara havale ederek tesettürün hikmet ve gerekçelerini, aklı tatmin edecek bir şekilde izah ve ispat ediyor.
Risale-i Nurlar bir iman ve ahlak tefsiridir, fıkıh kaynağı değildir. Bu sebeple fıkha dair konulara girmemiş, bu konuları ehline havale etmiştir.
Bayanlarda tesettürün farz olan iki rüknü vardır. Birisi el ve yüz hariç vücudun her yerini örtecek şekilde giyinmektir. Diğeri ise vücut hatlarının belli olmayacak şekilde elbisenin bol olmasıdır. Bu iki rükün kemali ile yerine getirilir ise, farz yerine gelmiş sayılır. Bundan sonrası, kişilerin kendi tercihine kalmış bir meseledir. Dileyen çarşaf giyer, dileyen pardesü giyer, dileyen burka takar.
Bu örtünme biçimleri coğrafi ve kültürel şartlara göre değişir. İslam bu alanı insanların kültür ve örfüne havale etmiştir. Bazılarının bir yerel örtünme biçimini bütün örf ve coğrafyalara dayatması, ille de böyle olacak, bundan başka örtünme şekli olmaz demesi doğru bir yaklaşım değildir.
Çarşaflı pardösülüye, pardösülü de çarşaflıya saygı duymak zorundadır. Örfi olan bir şeyi farz gibi lanse etmek caiz olmaz. இܓ
Yazar: Sorularla Risale, 14-7-2011 இܓ இܓ இܓ
Sohbet karşılıklı olunca güzel oluyor ... bir siz söylüyorsunuz bir biz ;) இܓ
Bir ABDullah bir GÜListan
Tekrardan DUA ile kalın ..vesselam
Siz de bize uğrayın arada verin bir Selâm இܓ
இܓ
Arzum vardır karlı dağlar aşmaya, Bülbül gibi derdim vardır deşmeye. Komazlar yar ile bir söyleşmeye, Hiçbir yiğit sevdiğinden geçer mi?இܓ
Bulanık su gibi taşam da coşam, Varam da ulu deryaya kavuşam. Bir başına gelmiş varam danışam, Hiçbir yiğit sevdiğinden geçer mi?இܓ
Karac'oğlan der ki: Bunda nesi var? Garip bülbül öter bir hoş sesi var. Her yiğidin birer eğlencesi var, Hiçbir yiğit sevdiğinden geçer mi?இܓ
Sizin güzel bir insan olduğunuzu biliyorum. Tanıdığım sizin gibi bir arkadaşım var, belkide ondan dolayı.
Ben gerçek cemaatin aslında bütün bir insanlık olduğuna inanıyorum. Tabii Kuranın emrine, ipine sarılanlar müslümanlardır. Ne yazık ki müslümanlar arasında bu birlik yok. O camaat, bu cemaat ayrılıyorlar. Ben bu ayrılığı asla kabul etmiyorum. Müslümanlar bir aile olmalı, bir bütün. Birbirlerini öldürmemeliler. Tabii kendilerine saldırılmadığı, haklarına müdahale edilmediği sürece de diğer insanlara. Hangi dinden olursa olsunlar(veya dinsiz) insan haklarına saldırılmamalı,düşünceleri yüzünden kimse tutsak alınıp öldürülmemeli.
İlâhiyi çok severim. Annem çok güzel ilâhiler söylerdi. İlâhiye teşekkürler..
selâm ve sevgilerimle.
"Böyle uzun yazıları, yazı bölümünde paylaşırsanız daha iyi olur."
Beyinler ürperir, yâ Rab, ne konkunç inkılâb olmuş: Ne din kalmış, ne îman, din harâb, îman türâb olmuş!
Mefâhir kaynasın gitsin de, vicdanlar kesilsin lâl... Bu izmihlâl-i ahlâki yürürken, durmaz istiklâl!
Sen ey bîçâre dindaş, sanki, bizden hayr ümîd ettin; Nihâyet, ye'se düştün, ağladın, ağlattın, inlettin.
Samîmî yaşlarında coştu rûhum, herc ü merc oldu; Fakat, mâtem halâs etmez cehennemler saran yurdu.
Cemâ'at intibâh ister, uyanmaz gizli yaşlarla? Çalışmak!.. Başka yol yok hem nasıl? Canlarla, başlarla.
Alınlar terlesin, derhal iner mev'ûd olan rahmet, Nasıl hâsir kalır "tevfıki hakkettim" diyen millet?
İlâhî! Bir müeyyed bir kerim el yok mu, tutsun da, Çıkarsın Şark'ı zulmetten, götürsün fecr-i maksûda? இܓ
இܓMÜFÂDI KAT'ÎDİR 'இܓ
இܓSüzülür KÂBEm இܓCelaleddin Ada -இܓ - YouTube
celaleddin ada süzülür kabem you to be ile ilgili video▶ 5:01www.youtube.com/watch?v=uq73DNvxmS0 28 Oca 2012 - delicesevmek tarafından yüklendi Play now. Mix - Celaleddin Ada - Süzülür Kabemby YouTube · Celaleddin Ada '' Kabem '' - Duration: 5:16 ...
இܓHuzur Cemaattedir, Yalnızlıkta Değil .. இܓ
İslam tevhid dinidir ve bizden tevhid (Allah rızası etrafında birlik) istemektedir. Bir mümin olarak bu tevhide (birliğe, cemaate) kalben, fikren, fiilen, kısacası hayatımızla iştirak etmemiz gerekmektedir. Ne yazık ki günümüzde müslümanların en büyük sıkıntısı birlik şuurundan uzak bulunmaları ve cemaatin ne kadar gerekli olduğunu unutmuş olmalarıdır.
Dinimiz ancak cemaatle yaşanır. İnsanın kemalâtı cemaatle tamam olur. Cemaat ne denli zahmetli olsa bile, kişinin yalnızlıkta bulduğunu zannettiği bütün rahatlıklardan daha hayırlıdır. İslamın öngördüğü cemaatte Allah’ın emirleri karşısında herkes; kuvvetlisi, zayıfı, efendisi, kölesi, hakimi, mahkumu, amiri, memuru eşittir. Üstünlük sadece takva iledir. Hz. Peygamber (A.S.) “insanların en hayırlısı, insanlara en faydalı olanıdır” (Tabaranî) buyurmuştur. Bu Hadis-i Şerifde işaret edilen faydalı olabilme, ancak insanlarla diyalog kurup kaynaşmakla, yani cemaatle mümkündür.
Müslümanın Allah yolunda takva için birlik olmaları farz-ı ayndır. Müminin asıl yaratılış gayesi tevhid akidesi üzere ve cemaat disiplini içinde ilahi hükümleri hayatına tatbik etmektir. Cenab-ı Allah Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Allah’tan tam manasıyla korkun ve ancak müslüman olarak can verin. Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a, ihlasa, taata, cemaate) sımsıkı sarılın, dağılıp parçalanmayın.” (Âl-i İmran/102-103) Görülüyor ki Rabbimiz, müminlere önce kendisinden tam manasıyla korkmayı emretmiş, sonra müslüman olarak ölmelerini istemiş ve bunun yolunun hep birlikte Allah’ın ipine, yani Kur’an ve Sünnet çizgisinde cemaate sarılmakta olduğunu bildirerek bu ipe tutunmayı farz kılmıştır.
Cenab-ı Allah, ayrılığı, bozgunculuğu ve çekişmeyi de yasaklamıştır. Ayet-i celilede, “kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. Böyle davrananlar için büyük bir azap vardır.” (Âl-i İmran/105) buyuruluyor. Başka bir ayet-i kerimede Rabbimiz, müminlerin nasıl birlik halinde olmalarına işaret ederek şöyle buyuruyor: “Allah kendi yolunda, kenetlenmiş bir yapı gibi saf bağlayarak savaşanları sever.” (Sâf/4)
Hz. Peygamber (A.S.) Efendimiz de bir çok hadis-i şeriflerinde, cemaat olmayı emretmiş, ayrılıktan, tefrikadan müminleri şiddetle men etmiştir:
“Cemaat halinde olmanız gerekir. Ayrılıktan sakının. Şüphesiz şeytan tek kalanla beraberdir. Kim iman selametiyle ölüp cennetin tam ortasında olmak istiyorsa cemaate yapışsın. Kim iyileri sevindiriyor, kötüleri üzüyorsa o kâmil bir mümindir.” (Tirmizî)
“Şüphesiz Allah Tealâ ümmetimi sapıklık ve fitne üzerinde bir araya getirmez. Allah’ın eli (rahmet desteği) cemaatle birliktedir. Kim cemaatten ayrılırsa ateşe gider.” (Tirmizî)
Dünyevî çıkar ve hesaplarımıza uymasa da bütün müminleri kardeş bilip onlara kalbimizde değer, meclisimizde yer vermemiz icap etmektedir. İnsanın yaradılışındaki cevher, birlik ve hizmet içinde ortaya çıkar.
Cemaat topluluktur. Topluluk olunca, idare edenlerin olması da kaçınılmazdır. “Ulu’l-emr” diye de vasıflandırılan bu toplum idarecisine itaat, Cenab-ı Hakk’ın bir emridir.
Allah rızasını taleb eden her müminin en önemli vazifesi, kendi nefsinin keyfine değil, tabi olduğu imama, yani ulu’l-emre uymaktır. Bu konuda Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, peygambere ve sizden olan ulu’l-emre de itaat edin.” (Nisâ/59)
Fahr-i Cihan (A.S.) Efendimiz de ulu’l-emre itaatin ölçü ve çerçevesini şöyle belirlemiştir: “Müslümanın, başındaki imama (ulu’l-emr) hoşuna giden ve gitmeyen her hususta itaat etmesi gerekir. Ancak emredilen masiyet (Allaha isyan) ise, o zaman durum değişir. Bu durumda (hiç kimse) dinlenmez ve itaat edilmez” (Buhari, Müslim)
“Hiç şüphesiz bana itaat etmeniz, Allah’a itaattir. Başınızdaki (benim vekilim, emirim olan) imamlarınıza itaat etmeniz de bana itaat olmaktadır.” (Suyuti)
Allah yolunda tabi olunan imama, verilen emir ve yapılan tavsiye hak olduktan sonra, acı-tatlı her durumda itaat edilmelidir. Verilen bir emrin nefse hoş gelmemesi onun haksız olduğunu göstermez ve şahsi çıkarların zedelenmesi isyanı gerektirmez. Allah için yapılan bir işte nefsin keyfi amir olamaz, olursa o iş hak olmaz.
Hz. Peygamber (A.S.) Efendimiz, “Kim başındaki imamdan hoşlanmadığı bir şey görürse, sabretsin (hemen cemaatten ayrılmasın). Çünkü kim hak üzre giden cemaatten bir karış ayrılırsa cahiliye ölümüyle ölür” (Müslim) ikazıyla, müminin hak olduğu müddetçe cemaatten ayrılmaması ve ulu’l-emre itaat etmesi gerektiğini belirtmiştir.
Kısaca: Allahu Tealâ tektir, kullarından tek bir hedef etrafında tevhid (birlik, cemaat) istemektedir. Tevhid dini İslam aynı hedef ve halde olmayı gerektirmektedir. Kalp ve düşüncesi, dert ve hesapları hak yolda bir olmayan kimseler tevhidin tadını alamaz. Bir çizgide buluşamaz, aynı atmosferi paylaşamaz ve İslamın güzelliğine ulaşamaz. Allah rızası için birlik ruhu taşımayan, bu ruh ile cemaat olmayan, cemaat disiplinini gereksiz veya ağır bulan müslümanların bu dini temsil etmeleri mümkün değildir. Dinine cemaat ruhuyla ve birlik halinde sahip çıkmayanların, düşmanların oyununa gelip, bilmeden dinden çıkmaları muhtemeldir. Sırf kendi derdine düşmüş kimselerin en azından zillet içinde yaşamaları kesindir. İşte bunun için Allah yolunda cemaat olmanın hedefini, şeklini ve hukukunu bilip gereğini yerine getirmek farzı ayn olmaktadır.
இܓALLAH’a emanet olunuz... இܓ
இܓM. Saki Erol | Nisan 1999 | BAŞYAZI
இܓஇܓஇܓஇܓஇܓ & இܓ
.. rica ederim .. ben çok teşekkür ederim ;yorumumu OKUyup beğenmenizden dolayı,size Celaleddin ADA 'dan ''Süzülür KÂBEM '' ilahisini ; şahsım adına hediye ettim ... Kabul buyrun lütfen...Cemaat-ı CUM'A nız mübarek olsun ... DUA ile... Selâmün aleykûm .. ;) .. இܓ
இܓ Ve aleykûm Selâm ... çokk teşekkür ederim... güzel düşüncelerinize ... çokk naziksiniz... benim de sizin gibi çok arkadaşım var .. dünyevi, manevi-maddi yaşantımız, fikirlerimiz ayrı olsa da severim kendilerini... kimisi kışın pembe manto giyinir , kimisi yazın kara çarşaf , kimisi de mevsimine göre ince veya kalın, onların giyindiği giysinin, yediği yemeğin bana faydası yok...ama onlar dış etkenlerden korunup soğuktan üşümüyorlar ya da sıcaktan yanmıyorlar , tok gözlü olup yettiği kadar besleniyorlar ,aç kalmıyorlar diye de seviniyorum... işte bu sevinci yaşatan insanları seviyorum...çok şükür RABBİMİZE aç değiliz , açıkta değiliz... nankörlük edip şikayetlenmek yerine kanaat ederek şükür zikirleri, tesbih etmeyi tercih ediyoruz... ALLAH dinimize-dilimize , devletimize - milletimize zeval vermesin... İmanlı Mü'min kullarından olabilmemizi artırarak daim eylesin... Amin ! இܓ
.. yazdıklarımın ana fikri bahsettiğiniz gibi... cemaatler arası ayrılık yok aslında .. ayrı ayrı dallar diyebiliriz... ordunun kuvvetlerinde,taburlarında ,bölüklerinde olduğu gibi , ülkenin vilayetlerinde ,illerinde,ilçelerinde olduğu gibi... Şiirlerin serbest, hece ölçüsü , aruz vezni ile yazılması gibi...vs. ama zevkler ve renklerde ayrılıklar olabilir... bugün siz İslamın şartlarından birisi olan namazı mavi eşarbınızla kılmak isteyebilirsiniz, ben yeşil eşarbımla, bir diğeri beyaz eşarbıyla, bir diğeri de siyah eşarbıyla kılmak isteyebilir...önemli olan setr-i avret ile namazdır... setr-i avret de namazın şartlarındandır, onsuz zaten namaz olmaz... bunlar gerçekleştiği zaman renkler teferruattır... namaz da ancak akıl-baliğ ,iman sahibi olanlara farz kılınmış... kimse de zorlanamaz .. tam tersi kılamazsın diye de zorlanamaz ... insanlar başlarına takke de alırlar , sarıkta takarlar , feste takarlar, şapka da takıp dilediği gibi ister cemaatle camilerde , ister mescidlerde, ister bahçede, ister evlerinde özgürce Kur'an okuyup , ibadetlerini yapabilirler ...insanın insana saygı göstermesi şart... hangi partiye oy verdiğimizden tutunda tercih ettiğimiz kıyafetlere kadar... tabi burada bir istisna var düşünün ki bir komşunuz size misafirliğe bikinileriyle gelmiş ee artık içeriye buyur etmek size kalmış ya da eşinize ... ister elinizi uzatıp tokalaşırsınız, ister sarılırsınız isterseniz de elinizi verip kolunuzu kaptırırsınız... eee bikini - mayo giymek onun hakkı , misafir ev sahibinin hakkı ... Hakkı kimin hakkı ? düşündüğümüzden dolayı kınanmamalıyız .. hele hele kat'a insanlar bunlar için öldürülmemeli... !!!இܓ
.. aslında yazı bölümünde yazmak istediğim çok şey var fakat , iyi bir okulun iyi bir bölümünde OKUyamadım , engellendim ; yeterli bilgi ve donanıma sahip olamadığımdan dolayı yazacaklarım karalama olmasın diye yazamıyorum...zira yazmak ciddi bir İŞtir... ama sizin gibi anlayışlı , fikirlere -yaşantılara saygılı kişilerden öğrenerek ; kendi yarım yamalak bilgilerimi birleştirip yazmaya gayret edeceğim... İnşâÂLLAH ... DUA edin benim için... İlahiyi sevdiğinize memnun oldum , gönderirim ara sıra ;) hoşça kalın ŞİİRlerle kalın... இܓ
not: ne kadar çok ister, istemek kullanmışım...;)
இܓ இܓ இܓ இܓ இܓ & இܓ
இܓ İSTEMENİN ESRARI இܓ
இܓ Ahzab suresi 59. Ayette geçen "cilbab" kelimesinin Risale-i Nur'da tarifi var mıdır? Ayrıca Risale-i Nur çarşafa nasıl bakıyor ve tesettür hakkında ne diyor?
Risale-i Nurlarda tesettür konusu en geniş ve kapsamlı olarak Tesettür Risalesi'nde geçmektedir. Tesettür Risalesi'nin gayesi ve hedefi ise, farz olan örtünmenin akli gerekçelerini ve hikmetlerini beyan ve izah ederek, hanımları bu noktada ikna ve örtünmeye teşvik etmektir.
Tesettür, bayanların ve erkeklerin mahrem yerlerini Allah’ın emrine uygun bir şekilde örtmesidir. Fıkıh kaynaklarında bu örtünmenin şekli ve nasıl olacağı tafsilatı ile anlatıldığı için, Üstad Hazretleri bu kısmı onlara havale ederek tesettürün hikmet ve gerekçelerini, aklı tatmin edecek bir şekilde izah ve ispat ediyor.
Risale-i Nurlar bir iman ve ahlak tefsiridir, fıkıh kaynağı değildir. Bu sebeple fıkha dair konulara girmemiş, bu konuları ehline havale etmiştir.
Bayanlarda tesettürün farz olan iki rüknü vardır. Birisi el ve yüz hariç vücudun her yerini örtecek şekilde giyinmektir. Diğeri ise vücut hatlarının belli olmayacak şekilde elbisenin bol olmasıdır. Bu iki rükün kemali ile yerine getirilir ise, farz yerine gelmiş sayılır. Bundan sonrası, kişilerin kendi tercihine kalmış bir meseledir. Dileyen çarşaf giyer, dileyen pardesü giyer, dileyen burka takar.
Bu örtünme biçimleri coğrafi ve kültürel şartlara göre değişir. İslam bu alanı insanların kültür ve örfüne havale etmiştir. Bazılarının bir yerel örtünme biçimini bütün örf ve coğrafyalara dayatması, ille de böyle olacak, bundan başka örtünme şekli olmaz demesi doğru bir yaklaşım değildir.
Çarşaflı pardösülüye, pardösülü de çarşaflıya saygı duymak zorundadır. Örfi olan bir şeyi farz gibi lanse etmek caiz olmaz. இܓ
Yazar: Sorularla Risale, 14-7-2011 இܓ இܓ இܓ
Sohbet karşılıklı olunca güzel oluyor ... bir siz söylüyorsunuz bir biz ;) இܓ
Bir ABDullah bir GÜListan
Tekrardan DUA ile kalın ..vesselam
Siz de bize uğrayın arada verin bir Selâm இܓ
இܓ
Arzum vardır karlı dağlar aşmaya, Bülbül gibi derdim vardır deşmeye. Komazlar yar ile bir söyleşmeye, Hiçbir yiğit sevdiğinden geçer mi?இܓ
Bulanık su gibi taşam da coşam, Varam da ulu deryaya kavuşam. Bir başına gelmiş varam danışam, Hiçbir yiğit sevdiğinden geçer mi?இܓ
Karac'oğlan der ki: Bunda nesi var? Garip bülbül öter bir hoş sesi var. Her yiğidin birer eğlencesi var, Hiçbir yiğit sevdiğinden geçer mi?இܓ
Sizin güzel bir insan olduğunuzu biliyorum. Tanıdığım sizin gibi bir arkadaşım var, belkide ondan dolayı.
Ben gerçek cemaatin aslında bütün bir insanlık olduğuna inanıyorum. Tabii Kuranın emrine, ipine sarılanlar müslümanlardır. Ne yazık ki müslümanlar arasında bu birlik yok. O camaat, bu cemaat ayrılıyorlar. Ben bu ayrılığı asla kabul etmiyorum. Müslümanlar bir aile olmalı, bir bütün. Birbirlerini öldürmemeliler. Tabii kendilerine saldırılmadığı, haklarına müdahale edilmediği sürece de diğer insanlara. Hangi dinden olursa olsunlar(veya dinsiz) insan haklarına saldırılmamalı,düşünceleri yüzünden kimse tutsak alınıp öldürülmemeli.
İlâhiyi çok severim. Annem çok güzel ilâhiler söylerdi. İlâhiye teşekkürler..
selâm ve sevgilerimle.
"Böyle uzun yazıları, yazı bölümünde paylaşırsanız daha iyi olur."
Beyinler ürperir, yâ Rab, ne konkunç inkılâb olmuş: Ne din kalmış, ne îman, din harâb, îman türâb olmuş!
Mefâhir kaynasın gitsin de, vicdanlar kesilsin lâl... Bu izmihlâl-i ahlâki yürürken, durmaz istiklâl!
Sen ey bîçâre dindaş, sanki, bizden hayr ümîd ettin; Nihâyet, ye'se düştün, ağladın, ağlattın, inlettin.
Samîmî yaşlarında coştu rûhum, herc ü merc oldu; Fakat, mâtem halâs etmez cehennemler saran yurdu.
Cemâ'at intibâh ister, uyanmaz gizli yaşlarla? Çalışmak!.. Başka yol yok hem nasıl? Canlarla, başlarla.
Alınlar terlesin, derhal iner mev'ûd olan rahmet, Nasıl hâsir kalır "tevfıki hakkettim" diyen millet?
İlâhî! Bir müeyyed bir kerim el yok mu, tutsun da, Çıkarsın Şark'ı zulmetten, götürsün fecr-i maksûda? இܓ
இܓMÜFÂDI KAT'ÎDİR 'இܓ
இܓSüzülür KÂBEm இܓCelaleddin Ada -இܓ - YouTube
celaleddin ada süzülür kabem you to be ile ilgili video▶ 5:01www.youtube.com/watch?v=uq73DNvxmS0 28 Oca 2012 - delicesevmek tarafından yüklendi Play now. Mix - Celaleddin Ada - Süzülür Kabemby YouTube · Celaleddin Ada '' Kabem '' - Duration: 5:16 ...
இܓHuzur Cemaattedir, Yalnızlıkta Değil .. இܓ
İslam tevhid dinidir ve bizden tevhid (Allah rızası etrafında birlik) istemektedir. Bir mümin olarak bu tevhide (birliğe, cemaate) kalben, fikren, fiilen, kısacası hayatımızla iştirak etmemiz gerekmektedir. Ne yazık ki günümüzde müslümanların en büyük sıkıntısı birlik şuurundan uzak bulunmaları ve cemaatin ne kadar gerekli olduğunu unutmuş olmalarıdır.
Dinimiz ancak cemaatle yaşanır. İnsanın kemalâtı cemaatle tamam olur. Cemaat ne denli zahmetli olsa bile, kişinin yalnızlıkta bulduğunu zannettiği bütün rahatlıklardan daha hayırlıdır. İslamın öngördüğü cemaatte Allah’ın emirleri karşısında herkes; kuvvetlisi, zayıfı, efendisi, kölesi, hakimi, mahkumu, amiri, memuru eşittir. Üstünlük sadece takva iledir. Hz. Peygamber (A.S.) “insanların en hayırlısı, insanlara en faydalı olanıdır” (Tabaranî) buyurmuştur. Bu Hadis-i Şerifde işaret edilen faydalı olabilme, ancak insanlarla diyalog kurup kaynaşmakla, yani cemaatle mümkündür.
Müslümanın Allah yolunda takva için birlik olmaları farz-ı ayndır. Müminin asıl yaratılış gayesi tevhid akidesi üzere ve cemaat disiplini içinde ilahi hükümleri hayatına tatbik etmektir. Cenab-ı Allah Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Allah’tan tam manasıyla korkun ve ancak müslüman olarak can verin. Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a, ihlasa, taata, cemaate) sımsıkı sarılın, dağılıp parçalanmayın.” (Âl-i İmran/102-103) Görülüyor ki Rabbimiz, müminlere önce kendisinden tam manasıyla korkmayı emretmiş, sonra müslüman olarak ölmelerini istemiş ve bunun yolunun hep birlikte Allah’ın ipine, yani Kur’an ve Sünnet çizgisinde cemaate sarılmakta olduğunu bildirerek bu ipe tutunmayı farz kılmıştır.
Cenab-ı Allah, ayrılığı, bozgunculuğu ve çekişmeyi de yasaklamıştır. Ayet-i celilede, “kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. Böyle davrananlar için büyük bir azap vardır.” (Âl-i İmran/105) buyuruluyor. Başka bir ayet-i kerimede Rabbimiz, müminlerin nasıl birlik halinde olmalarına işaret ederek şöyle buyuruyor: “Allah kendi yolunda, kenetlenmiş bir yapı gibi saf bağlayarak savaşanları sever.” (Sâf/4)
Hz. Peygamber (A.S.) Efendimiz de bir çok hadis-i şeriflerinde, cemaat olmayı emretmiş, ayrılıktan, tefrikadan müminleri şiddetle men etmiştir:
“Cemaat halinde olmanız gerekir. Ayrılıktan sakının. Şüphesiz şeytan tek kalanla beraberdir. Kim iman selametiyle ölüp cennetin tam ortasında olmak istiyorsa cemaate yapışsın. Kim iyileri sevindiriyor, kötüleri üzüyorsa o kâmil bir mümindir.” (Tirmizî)
“Şüphesiz Allah Tealâ ümmetimi sapıklık ve fitne üzerinde bir araya getirmez. Allah’ın eli (rahmet desteği) cemaatle birliktedir. Kim cemaatten ayrılırsa ateşe gider.” (Tirmizî)
Dünyevî çıkar ve hesaplarımıza uymasa da bütün müminleri kardeş bilip onlara kalbimizde değer, meclisimizde yer vermemiz icap etmektedir. İnsanın yaradılışındaki cevher, birlik ve hizmet içinde ortaya çıkar.
Cemaat topluluktur. Topluluk olunca, idare edenlerin olması da kaçınılmazdır. “Ulu’l-emr” diye de vasıflandırılan bu toplum idarecisine itaat, Cenab-ı Hakk’ın bir emridir.
Allah rızasını taleb eden her müminin en önemli vazifesi, kendi nefsinin keyfine değil, tabi olduğu imama, yani ulu’l-emre uymaktır. Bu konuda Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, peygambere ve sizden olan ulu’l-emre de itaat edin.” (Nisâ/59)
Fahr-i Cihan (A.S.) Efendimiz de ulu’l-emre itaatin ölçü ve çerçevesini şöyle belirlemiştir: “Müslümanın, başındaki imama (ulu’l-emr) hoşuna giden ve gitmeyen her hususta itaat etmesi gerekir. Ancak emredilen masiyet (Allaha isyan) ise, o zaman durum değişir. Bu durumda (hiç kimse) dinlenmez ve itaat edilmez” (Buhari, Müslim)
“Hiç şüphesiz bana itaat etmeniz, Allah’a itaattir. Başınızdaki (benim vekilim, emirim olan) imamlarınıza itaat etmeniz de bana itaat olmaktadır.” (Suyuti)
Allah yolunda tabi olunan imama, verilen emir ve yapılan tavsiye hak olduktan sonra, acı-tatlı her durumda itaat edilmelidir. Verilen bir emrin nefse hoş gelmemesi onun haksız olduğunu göstermez ve şahsi çıkarların zedelenmesi isyanı gerektirmez. Allah için yapılan bir işte nefsin keyfi amir olamaz, olursa o iş hak olmaz.
Hz. Peygamber (A.S.) Efendimiz, “Kim başındaki imamdan hoşlanmadığı bir şey görürse, sabretsin (hemen cemaatten ayrılmasın). Çünkü kim hak üzre giden cemaatten bir karış ayrılırsa cahiliye ölümüyle ölür” (Müslim) ikazıyla, müminin hak olduğu müddetçe cemaatten ayrılmaması ve ulu’l-emre itaat etmesi gerektiğini belirtmiştir.
Kısaca: Allahu Tealâ tektir, kullarından tek bir hedef etrafında tevhid (birlik, cemaat) istemektedir. Tevhid dini İslam aynı hedef ve halde olmayı gerektirmektedir. Kalp ve düşüncesi, dert ve hesapları hak yolda bir olmayan kimseler tevhidin tadını alamaz. Bir çizgide buluşamaz, aynı atmosferi paylaşamaz ve İslamın güzelliğine ulaşamaz. Allah rızası için birlik ruhu taşımayan, bu ruh ile cemaat olmayan, cemaat disiplinini gereksiz veya ağır bulan müslümanların bu dini temsil etmeleri mümkün değildir. Dinine cemaat ruhuyla ve birlik halinde sahip çıkmayanların, düşmanların oyununa gelip, bilmeden dinden çıkmaları muhtemeldir. Sırf kendi derdine düşmüş kimselerin en azından zillet içinde yaşamaları kesindir. İşte bunun için Allah yolunda cemaat olmanın hedefini, şeklini ve hukukunu bilip gereğini yerine getirmek farzı ayn olmaktadır.
இܓALLAH’a emanet olunuz... இܓ
இܓM. Saki Erol | Nisan 1999 | BAŞYAZI
இܓஇܓஇܓஇܓஇܓ & இܓ
.. rica ederim .. ben çok teşekkür ederim ;yorumumu OKUyup beğenmenizden dolayı,size Celaleddin ADA 'dan ''Süzülür KÂBEM '' ilahisini ; şahsım adına hediye ettim ... Kabul buyrun lütfen...Cemaat-ı CUM'A nız mübarek olsun ... DUA ile... Selâmün aleykûm .. ;) .. இܓ
mavi.. sabahın günün umudun adı günün nasıl geçeceğinin müjdecisi
ne varki kanunlar hatta yağan yağmurlar herkese aynı sabah olsa da herles için hayırlı geçmiyor gün çalınmış oluyor umutlar
artık.. haberleri de havuz kanallarını da açmıyorum hele dün hiç açmadım.. rahat uyumuşum.. geceyi berbat ediyor haberler..
ulan yeter artık filistinde israilin öldürdüğü haberi. üstüne cb dedi.. bb dedi yok ana muhalefet. olmadı bahçeli ama en kötüsü de pkk mvekilleri ve aymazlıklar kahrolsunlar artık..
Ne yazık ki, haberler acı olsa da bakmalı, okumalı bilmeliyiz. Neler oluyor, yarar ve zararımıza. Bizim rahat uyumamız bir şey ifade etmiyor. Rahatsız halk, halklar varsa. Aileler göçle,ölümle dağılıyorsa.
Ne yazık ki, haberler acı olsa da bakmalı, okumalı bilmeliyiz. Neler oluyor, yarar ve zararımıza. Bizim rahat uyumamız bir şey ifade etmiyor. Rahatsız halk, halklar varsa. Aileler göçle,ölümle dağılıyorsa.
Mavi ve umut sihirli kelimeler.Birisi diğeriyle daha manalı. Ne mavinin içindeyiz ne mavi bizim içimizde.Mavini adı içimizde.Ne çok da tonu var şu mavinin.Mavi umutların ve mutlulukların var ya; hiç bitmesin arkadaşım.Kalben kutlarım,gönül emeğinizi.Seçilen konu ve maviye yüklenen anlam ince.Hem sorgulayan hem ders veren her yönüyle güzel şiirdi.Sevgi ve selamlarımla.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.