Hissiz Turuncu
I.
Kaybetmeye yoruyorum güz güneşini Ellerinde bir ordu dolusu yaşamak Uzun bir yolculukta tanışamıyoruz bile Güneş gözlerimi kamaştırıyor artık. Yanaklarım hissiz turuncu Beni iyi bilirsiniz aslında Ben kaybetmenin direkt işcisi O yalnızlıkları teker teker toplayıp sırtılıyorum Orada burada çembersel gidişler Bu dağları aramıza kim koydu sevgilim Sen gülmüş oluyorsun ve beni Uzun bir koridora doğuruyor annem Sabah güneşin yorgun oklarıyla yıkansın günahlar Annem seni çok severdi. Alışayazmak, Hislerim kör bıçaklara yaraşıyor Geyik sıçraması, ters ışıkta kalan gözlerin Bir zerafeti tanımlar gibi gülüşlerin Ölmekten alıkoyuyor bütün kuşları II. Şehri yönetmeye birkaç imsak vakti Adını sayıklayışlar buruluyor Ak boynuzlu kuzey soğukları Bir yalnızlıktan geldim Düşünün! Gözleri turunculaşan akşamüstü kadınları Çayırların sade topraklarını Mavi Ay’dan korkan Parçalı bulutlu hüzünler Düşünün şehrin otoyolunda açmış çiçek Sokak insanlarının mutluluğunu Bir yalnızlığa daha gidiyorum Ayçiçeği görmeyiversin gözlerim Hemen bir ağaca sarılmak doğururum III. Güzel akşamlı kadınlar İki kiraz düşürür ellerinden Ritüeldir, ayindir onlara Mavi bir saatin aynı anda turuncu bir saate dönüşmesi Pek çok mutlulukları özetliyordu Oysa melodim İki ses öteden sol ve fa Kirazları dallandırmak gibidir yaşamak. İşaret kadınları! Bir ölümü çizin bulutlara inanırım Elem arz ediyor gülüşleriniz Siz anlatın ben dinlerim Bir kıraathane masasında Veyahut otoyol kenarında Kulaklarım duymasa da dinlerim Sen gülmüş oluyorsun ve beni Uzun bir koridora doğuruyor annem Gri ölümlerle başa çıkmak arzusu Yaşamaktan alıkoyuyor bütün kuşları |
Kalemin çok iyi.
Böyle devam...