Akşam Ölümü
I.
Akşam sevdasına tek kişilik bilet Nasıl olsa uzuyor yalnızlığım Duydum. Bir begonya ağladı uzaktan Seni buldum Seni geç buldum Bir dağ gibi dimdiğim artık Kaybedişler kesmiyor gözlerimi Sizi uzun bir çizgiye yoruyorum Ellerime kan rengi ağlamak düşsün Böylece beni girdaplar kurtarıyor sessizlikten Gitmeseydin, batmazdı güneş Kuklalar birer insansa eğer Eğrilmiş omzundan kuşlar su içecek Yanaklarında bir yaşamak arzusu Seni özlüyorum Seni. Özlüyorum. II. Begonyalara bakmaktan geldim. Buyurun Bir yalnızlığı dillendireceğim. Buyurun Ben ve kaybetmek Caddeye çıkıyoruz ışıklar altında unutulmak gibi Balıkçı teknesi, üç dönüm gözlerin ve ölü çocuklar Mavi balkonlu kadınlar artık yok Tutunacak dalımız da kalmadı. Çizgi gibi ince bir soyutlukta gülüşün Sanırım hiç ölmeyeceğim Bir çağa doğuyorum. Tarih iki yüz binler Saatler kulağıma ince işlenen kanaviçe Eğer kuklalar insansa İsa’yı onlar astı içime Çiçekli Balat yokuşu Sen dur! Ey yalnızlık Nasıl boynu bükük kuşlar uçuyorsa Beyrut’a uçuyorum. Sen dur! III. İşte bir yorgunluk şapkası Çıkartıyorum bir ruhu bırakır gibi Anlaşılamayacak nasıl olsa Günden güne yaşlanan kelimeler. Akşam kavgasına tek kişilik yaşamak! Bodrum katında nefes almayı unutmuş begonya var. Seni özledim Güneşi kestim tabağına seriyorum. Dokunma Seni özledim. Beni sorarsanız ben ölü bile değilim aslında Merdiven boşluklarında sessiz zaman Gibiyiz ölüme. "Yalnızlığa yakışayazmak" Ah! Ben aslında kaybetmekten de öte Kırmızı kurdelenle bağladım mutluluğu Bakınıyordum öyle Kuklalara. Kuklalar insan mı Bir kurtuluşsa... Deniz mavisi Saat beş: kuklalar insan Ölüme yakışayazmak. |