haydan gelir
Kaçın kurası bir yerden yüksek talebesi
Balıklarını benzinle besleyen şehirlerde
tebeşirin ucuzluğuyla övünür
övünür ergen bir –izm bahçesinde
saçları olabildiğince rüzgarlı
topraksız solucanların annesinde
Akidesiz bir mevlit akşamında
karanfil acısı bir kokuyla

Haydan gelir
İftariyelik bir göbek bağında
Tuzlanmış salatalık kıvamında mühim
Tavernalı Moğal gözlü bir asırda
Tümüyle transparan
Nüfuzlanır binlerce iletinin arasında
Oysa duvarlar
Diriliş bilmez


Haydan gelir
Tükürür nefretini bültenlerden çalıntı
Kotarır kurt kızlarından kumarbazları
Bir Ortadoğusuz talebe
keşişlerle keşkek sofrasında
hocalarla katliam şırasını yoğururken
elinde boş kurşun kovanları, tesbihi gümüş
irsaliyesi ceo-sadist bir enlemde miktarlanmış
kitabı “camping in the capitalizm”
okuyor ikrar ile değil inkar ile
aşk ile bir daha
soyunurken çıra rengi vücuduyla
süt rengi göze batırılan ateşle

haydan gelir evet
kültür soyadlı mekteplerin bahşişleriyle
frambuaz renginde
Müslüman fanilası giyenler
Akıbetlenir nişaneye
Kora düşer
ten soydaşlığı değil bilakis
Suallerle birleşip saldırmak övgüsüzce
Uhudda
Bir hurma dalının kılıca dönüşen kriptosu

Ah talebe
Bilsen ne üzengiler çekilmiş yoluna
Kaldırmıyor ayaklarını kör rabıtalar
Söz meclisten hiç dışarı çıkar mı
Döner bumerang örgüsüyle annelerin dilinde
Velev ki giyotinlerle tıraşlanmış sakalın
Yutağına yerleşmiş bir jilet kesiği lokma
Faizli bir midenin öğütemediği karpuz çekirdeği de var
Dön
Dön ki semaya değil hep semavi
Su kuyularından fışkırırcasına
Tüm alem-i lisanın zerreciklerini yakarcasına
En çok da emmareden mütmainneye doğru
Dön Allah aşkına


Ahmet Serdar OĞUZ / TOKAT