bir ihanetin ezgisikendine ne zehirler kattın, var olmanın eşiğinde, kendine ne zehirler kattın bunun bir panzehiri yok, kendine ne zehirler kattın senin hiçbir ağırlığın yok, kendine ne zehirler kattın var olmanın eşiğinde yok olmak için. masumiyetin incileri,sevginin hazinesi okunurken yüreğimde yüreğim taşralı bir delikanlı kadar büyüyordu. büyüttüğüm bu yüreğin içinde sende büyüyordun ve büyürken tıpkı sedef kakmalı inciler gibi ışıl ışıl yaldızlar saçıyordun. ve her tebessümün içine saçtığın yaldızlar hayat öpücüğü gibi beni yaşama sımsıkı bağlardı. attığım her adımın içinde senin ayak izlerinle güçlenen sevgiyi bütün sabahlara, bütün yeryüzüne arşınlardım. ve mutluluk sanki güneş gibi açardı, filizlenirdi insanların bakışlarında bir sevgi bine bölünürdü bütün binler sevgi olurdu. sevgiydi bizi yaşatan. oysa şimdi geride kalan senden sevginin zerresi içimde yok dilime düşen sadece ne biliyor musun? ezberlediğim bir ihanetin nahoş şarkısı ve ezberlediğim bir ihanetin içinde, kendini yok ettiğin, kendine zehir kattığın anlık duyguların var. anımsadıkça un ufak oluyorsun sevgili. 4 haziran... |