Vaziyetim Vasiyetimdir
Çok üzülmelerin ertesinde gülümseyen biriydim
Vaziyetimdir. Sıcak yemeklerin içinde soğuğum Kitap gibiyim Kimsenin okumadığı Bin yıllık yorgunluğum var Yüreğimin raflarında O soğuk taş dikileceği için başıma Gökyüzüne dikilen bakışlarım var Göktaşı gibi kalıyorum orada Uzaklarda bir şehre dalıyorum sonra Ayakla ulaşılamayacak yerlere Kuşlara özeniyorum Belki tabutumu onlar uçururlar Vaziyetimdir, umuttur, uzaklıktır Gökyüzü hayaliyle yeryüzünde emekliyorum. Nefes almak yalnızca ciğerlerimin alışkanlığı Benimse başka alışkanlıklarım var Küfür etmek gibi Ama kişisel değil Toplumsal! Vaziyetimin hâli yerinde değil Yarımımın yarısından bir ben etmiyor artık Hiçbir şeye yetmiyorum Öyle boşluğum ki Eskiden dünyaya sığamazdım, sıkışamazdım Sıkışmaktan sıkılırdım Bağırırdım, kızardım Artık susuyorum Şimdi iki yanım kocaman boşluk İçim uçurum Yaşamaya özendiren salıncağımın ipi koptu Ama düşmedim Halatın yenmiş ucundan tutunuyorum Avuçlarım çok acıyor Bileklerimde sızım uyuştu İçimdeki uçurumdan alışkınım düşmelere Düşüp sıçramalara Düştüğümde düş olmaları için dua mırıldandıklarıma Bu kadar kötülüğün olduğu bir yerde Bana iyilik bile iyi gelmiyor Yüzüm aynada asılı kalmış Yüzüm kırılmış aynalardan önce Düzeltemiyorum etrafa saçılan gözlerimi Ayrılıklar bile paramparça Bakışlarımı en çok onun gidişine harcamıştım Şimdi bakamıyorum o tozlu yola Toplasan ayrılık gibi ayrılamayız Ayrılsak bile ayrılık olmuyor adımız Yüzün kırıksa Aynaları düzeltemezsin İşte tam da bundan biliyorum Bir şeylerin hiç düzelmeyeceğini Vaziyetimdir, saklanabileceğim tek bir yer bile yok Annemin karnından başka Üç Mart İki Bin On Beş 11 20 Nevin Akbulut |