LÂL
yokluğunun sarkacı vururken geceye
kendini soktu akrep daha az önce yelkovanım hüzünlü yalnızım zifir gibi gölgeme sığındım… (…aşk;karanlığa hapsolmaktır…) yılların iftirası bulaşmış üstüme itiraf vakti gelmiş;anladım… düşlerin saklambacında çoktan kayboldu yürek ben bu ebesiz oyunda korkarım çoktan yandım… (…aşk;teslimiyettir oyunlara…) sen öyle uzaktan uzağa günü eklerken güne ben benden kalan küller ve solmuş güllerle mâbedine kapandım… (…aşk;baştan kabulleniştir ‘tek’liği…) dermânı yok dizimin gelip yalvarmaya ellerim şahdamarımda bekliyorum… bir çığlık duysam hani kendim keseceğim önce tenimi yalayan iç çekişini… peşimi bırakmadı Tanrı sabrımla sınandım… (…aşk,çoğaltırken tüketendir sinsice…) (…ve her aşk kendi kurbanını yaratır en sonunda…) suya yazar gibi yazdın adımı bestelerken aryasını zaman sustum… sustukça seni buldum… kırık dökük bir saat yapışmış eteğime yaşatmak için beni oysa ben çoktan durdum… savaşçı (ö.t) |
ve hani yaklaşık çözümlü matematik problemleri gibi kaldı tanımımlanmak istedikçe tanımlanamamışlığıyla sanki
oysa aşk aramak ve bulmaktır O'nu
aramak minvalinde uzun yola seyri sevda diyelim
muhabbetle şairim
çok saygı ve selam ile...