Aşk dediğinaşk dediğin incir çekirdeğini doldurur taşar çıkar baştan yukarı pembe gözlüğünüzdeki bulut yeniler, ne kadar kırık ayna varsa içinizde temizler yosun tutmuş yüreğin taşlarını siyah bir güneştir ayrılık her an açmasını beklersiniz kalın hışırtılı perdesini aşk evinin kapısında sayarsınız günleri yukarıya çıkmak için merdiveninden bazen haram bir meyvedir havva’nın ademe yedirdiği tatmaya doyamazsınız sallanırsınız mutluluk salıncağında kovuluncaya dek cennetten bazen de araya kara görüntüler girer yer bitirirsiniz kendinizi bir pire için yorgan yakar aşk bir bakışta kör olur gözler yaşanır dünyanın son karanlık günü bir film gibi son yazmaz perdede insanın damarında akan kandır sürekli temizlenen dolaşan bir çiçek açmaya görsün her kez uzanıp koklamayadır eğilimi aşk dediğin lâftır dese de şarkılar ağıttır türkülerde ayrılık anlamsız gelen yaşamı yırtar gülümser görmesini bilen yüzde aşktır doğmamız yeniden ölümlerde 31. 01 2015 / Nazik Gülünay |