Tatlı Sözlertezatlara monolog yüklemekten sıkılmayan şairler anladık yüzünüz üzgün bir cadde süikastlar hazırlayıp yenilgiyi hazmetmenizden sıkıldık anladık çok çamurluydu rüzgarınız kaygan ve dazlaktı zaman anladık boğuktunuz buna rağmen koğuş nöbetlerinde uyumadınız her şiirinizde geçiyordu özgürlük anladık, akşam yemeğini vermeyelim kapitalizme köşeye sıkışsın isyan, aman yeniliş ayaklarımızın dibinde olsa ne çıkar yanlış anlamıyoruz , tamam kitlelerin yararınaydı minörü figanlarınız dönüp dolaşıp gün hüzne kavuşuyor akşamın ilk ışıklarıyla anlamsızlığa şarkılar besteliyorsunuz anladık Tanrı da anladı, onu inkar dahi etseniz diyor ki yeterince acı çekmediniz belki sizin olmayan kederleri özlediniz anladık çektiğiniz dünyanın ağırlığıydı demek istediğiniz ama diyemediğiniz yüzünüzde bir ölümlünün öznelliği gibi seğirdi ve çocukluk masumiyetince kıskandınız ’ben buldum bu acıyı, bu acı sizin değil’ yarısını dahi geçemeden kum saatini devirdiniz ölüm iyileşemeyecek bir şey ne kötü ne fena hiç anlayamadınız benden ve dünyadan yaşlısınız geriye bir şey kalmadı ne fena yalnızsınız pişmanlık bile size yaklaşamayacak ne fena ruhunuzun yuva araması kaybını idrak edemeyen çocuk hırçınlığı yazık kendini ele vermeyen bir bebek gibi susan üstü başı rüya kokan bir fikrin içinde size verilen isim hiç bir duygu değil sadece hiçlik anladık her şeyi yapabileceğini söyleyip hiç bir şey yapamayan aşkınızın sahipsizliğini eğilip bakmaya bile cesaret edemeyeceğiniz derinliğin sesiyle konuşur gibi yapan sahteliğinizin sizi nasıl yok ettiğini anladık gerçek sonsuzluk henüz başlamadan zamanın bir yerlerinde tükendiniz... |
özgürlük diyenleri bile toplu halde yürüyemez hale getirir...
tükürsek boğardık, kendi bencilliğimizde boğulmasaydık...