5
Yorum
21
Beğeni
0,0
Puan
1447
Okunma
gök gürültüydü
yetmez, dram besleyen gün ve gül büyüten düş
ölüm korkusu ve yaşam hezeyandı sinir krizi yutmuşlara
yokuşun başında koyu renk hüzün
yokuşun sonunda bıkkınlığın kederlendiği an
yetmez, yoksul mahallelere
düşü haykıramaz insan çığlığı
yaşam kıymetsizdi
canları değersiz olanlara
ağladı bulutlar
kendime seslendim paslı bir labirentten
dilimde başlangıcı arayan söz
susa kalmış giz
mevsim hırsızdı, suçlu o
üstelik onlardan değildim
bulutlar anlardı
bulutların rüyalarımla bir bağlantısı vardı
rüzgar içimdeki öfkenin yandaşı, ürperişlerime buse
çalkalamak gecenin göreviydi
kalbimdeki şaşkınlık
insanların yalnızlığıydı
tarihsiz bir çoğalma
yakışıyor sabrıma
öteki olmak karşı olmadığım tek şeydi
hiçliğe korkunç acılar yaşatırım korkunç hazlar
mesela bağırsam göğe saklanmış şu hayale
gitmek istediğim uzak ,türkü olur dizimin dibinde
güneşi batırmam nazlansa da sesim
huzursuz ruhuma aldanma, hey suskun tekne
denizi biz taşıyalım yeşil ikindilere
akşam bir kuşun adı olsun
aşk bir kulun tutkusu
kıyamet yaşanmamış aşkların karabasanı
düşler ağaçların yapraklarında nazlı nazlı salınıyor
vahşet çok kalabalık
sevdayı konuşan sokak yok
düşlere küçük bir koy
düşlere senfoni lazım
hava su ve toprak
ölüm kadar basit
hayat çok sessiz boş yere akıyor
ah! bu ney sesi, şehri yanan bir çocuğun yutkunması gibi ilerliyor...