Gökte Ne var
günü sis kaplamış nil içine kapanmış
can sıkıntısı böğrümde tepindikçe harcadığım düşler benden hesap sordu göğe baktım susar gibi yaptım iyi kalpli bir keşke şakaklarımı ovdu ne kadar kaldırsam da dudaklarım sarktı Tanrıyı suçlamadım göğe baktım mevsimler değişti dua hızıyla kuşlar kafama sıçtı piyango aldım bir şey çıkmadı içimdeki hisler büyüdü, büyüdü, sanki ejder tutuklu huylarım bir yanda, asi kanım bir yanda hırpaladı beni, durmadım göğe baktım bir kaç otobüsü gideceği yere bıraktım günebakan tarlalarını doğuya taşıdım yoruldukça şarkıların bileklerini kestim öldüm öldüm dinlendim hem de sabahın üçünde mazeret kabul etmiyor hayat çok ol’mak gerek protein takviyesi yaptım dudaklarıma ne kadar fırtınam varsa dekoltemde apaçık bir baharlandım, bir çok ağladım saçlarım yağmura alıştı her yağmur tanesine bir isim buldum saçımın her telinde çile durmadım göğe baktım bir gitarın konçertosunu buldum bir böceğin gregorunu bir kele rapunzel ısmarladım bir zenciye süt banyosu Hani şu Greenpeace baktı ben çok çalışkanım nehirlerin yönetimini bana verdi çıplaklık ilan ettim bir de kral seçtim kendime dokuz buçuk kere boşandım kocamdan bir tane mutlu son doğurdum mutlu son oğlumun adıdır öptüm onu, öptükçe büyüdü bildiğin sırrım, yakışıklılık limitini aşan anasına çekmiş , dedim maşallah tanıştırmadım balkondan atlayan adaşımla durmadım hiç durmadım göğe baktım ahmak ıslatanı yollasana hey mavisi güzel söz vermişti , uğrarım demişti pişmalıklarıma gece geldi sonra, ağzında karanlık bir uçurumla dedi ki halim ortada ,dedim ki benim ki senden kara acil servise götürmeyi düşündüm göğü bir ona baktım bir kendime sonbahar ıslah edilmez hırçınlığıma şiir sürdü bir yaralarıma baktım bir göğe usum doğuştan başka dünyalıymış boynum tutulunca anladım aklım rüzgarlandı medeni boşluklarını akortsuz seslerle doldurmuş insanlara bir acıdım bir acıdım durmadım göğe baktım bir kaç şarkıyla fay kırıklarını tıkadım tüm buğulanmış camlara aşk yazdım yılkı atlarını örgütledim, sosyalistler şimdi dörtnala ağustosta soba yaktım eylüle antartikayı anlattım flaş haber diye geçti ajans saatlerinde huysuzluğum baş kaldırmışlığıma nazar duası okudum, üç kere tahtaya vurdum tırtıllarla kelebekçilik oynadım tazılarla kaçtım tavşanlarla yakalandım bir çingeneden ayaklarını ödünç aldım bir kutsal bir kutsal göbeciklerimi de attım bizi güzel kandırmışsın Turgut abi gökyüzü bana bakıp bana alkış tutuyor artık... |
ve dedim; iyi ki cocukluk gibi hic bir yere gitmiyor gokyuzu
selam ile