Tuz
şehrim içindeki türküler ülkesi
ıpılık bir nakarat dolayıp dilime habersiz girsem koluna ben söylesem sen duysan sen söylesen ben ağlasam bak bizden evvel gülüşmeye başladı mevsimler yokuş aşağı düşüyor iklimler burnunu silelim yaraların kış ortasında da duyulur cırcır sesi yavaş yavaş gücenelim yavaş yavaş bu saatler böyledir bize işlemez say ki biz çıldırdık gözü aydın kulağı İzmir böylesinin az kaldı yolumuz her metre karede bir öpüşmemizi bırakalım her gün güzel ölelim üzerimizdeki rüzgar için çıldırmış ürpertiye bakar gibi bakma bana düşlerim içinde mayınlar patlıyor mandolin çalan,ayakkabı kutusu olmayan öğretmendi babam tütün çiğnemeyi öğretmedi saçımı okşadı, annemin yemeğini övdü bir fiyakalı döndü ki saçı sakalı kazınmış mapusanenin şubeleri seksenlerde sevgilim sevgilim seksenlerde ben terliğimin sağını solunu bilemezdim ah bilmesek keşke üşüyen adamların buruşuk yalanlarını unutmak düşüncesini trenlere doldursak rayların gidenden de gelenden de haberi var bütün kaybedişler yaralı demir sevgilim hüzünlü şarkının altını kim söndürür ben ki akustiğine fısıltı eklediğim sözleri dörde bölerim şiir yanlarını yer gerisini şehrin arkasına saklarım sevgilim sessizliği şahane yontarım çevremde soluğunu boğacağım dili paslılar diyaloğu tadı kaçmış gürültüleri tek ayak üzerine cezaya kaldıracağım dokunuyorum dokunuyorum yüreğime, yanık sevgilim yüzümün soğuk terlerini kurut nerede olursam olayım sevgilim gözlerim sana bakmayı sürdürecekler bakıp geleceğim upuzun bakılacak şeylere beni telaşa sürükleyen dalgınlıklarıma inat göğe doğru akacağım, kıpırtısız mümkünse arada sırada tek başına öl sevgilim |
Geçmişe dokunuşlar ve baba,
çok güzeldi..
tebrikler canım,
sevgilerimle..