12
Yorum
27
Beğeni
0,0
Puan
1622
Okunma

Zulasında saklanan gece kuşu yüreğim
aktıkça büyüyen zehrimi ıskaladı umut
koştum sonra, çok koştum
uçurumlar emzirdim kuruyan dudaklarıma
ne zaman çekse içim o keskin bakışını
kendimi kında buldum...
Haybeden kuşlar doluştu heybeme
kanatlandığında göğsümü delen..
sayısını çoktan unuttum
dilimi yurt edinmiş gurbet türkülerinin
ellerimde baygın kokusu papatyaların
yılgın beklemekten kucağım...
Durdukça demlenen arsız bir zehir
dolanıyor genzimin arka odalarında
gölgesi bile yetiyor acının
tusak etmeye beni.. kıpırtısız öylece
bakıyorum yoksun yanıma
bir med cezir peydahlıyor göz çukurlarım..
Asırlardır böyle yalnızım sanki
kilitli kapılar ardında sonsuz bir nöbet...
titrek bir mahkûm içimin dehlizinde
tam alnından öperken güneşi
uyanır oldum karanlık sabahlara
olmazlığın zinciriyle kırıldı sabrım
dağılıp düştüm işte olduğum yere...
Yine de sen çek küreklerini enginlere
belki bir dalga alıp getirir bana
buğusu taze, nemli gözlerini
su gibi azîz dilinden dökülür sonra
paramparça ağıtlar..
kim bilir;
belki o vakit
Yeniden doğurur bir ana yüreği beni
aç susuz, kana kana ağlar uzakta gelincikler
telli duvaklı...
Özlem TARHAN
ocak/2015