İDAM MANGASI ÖNÜ GÜLÜŞÜ
/bir avuç prozac/
Gecenin sessizliğini yırtan fahişe çığlığı gibi aklıma düşmeyi bırak! Elimde değil. Karşı koyamıyorum. Yine tesadüfen hatırladım gözlerini. Belki çok kadehli bir gecenin tam orta yerinde Yada Yada ne bileyim işte Hani altında hayatların yeşerdiği bir viyadükten geçerken. Muhtemelen ölümle sonuçlanacak o trafik kazasının acı fren sesi gibi kaçınılmaz anlarda çıkageliyorsun. Aklımın tozlu raflarından çekip aldığım herhangi bir kitabın sayfaları arasından, bedenini yerçekimine teslim etmiş, kurumuş gül yaprağı yalnızlığında düşüyorsun aklıma. Aklımı kuşatan savaşçılarının çıkardığı gürültü, yüzünü tırnakları ile kan revan içinde parçalara bölen bir akıl hastası çaresizliğinde hayallere, Karabasan konulu düşlere, İdam mangası önü gülüşlere Ve uzun uzadıya cümlelere yazıyor adımı. Adım, yan etkili prospektüslü yüksek dozlu ilaç reçetelerinde yazıyor. Çoğu kez tanınmayacak halde bir Türkçeyle Uyaksız Yakışıksız bir şiirin en son cümlesinde hatta. Ölüm ile kalım arasında. Bir kadeh daha alacağım Ve bundan kimseye söz etmeyeceğim. Diye söz vermiştim sana ! Emir kipli bir cümlenin sonunda Zehir kusan bakışlı garson çocuk Elinde bir şişe daha "s.ktir git lan buradan" ile kolumdan tutup atmasaydı dışarı sözümde duramayacaktım. Gördüğüm ilk bar kadınına seni anlatacaktım. Rutubetli bir mevsimden geçiyoruz. Sere serpe savruşturulduğum sokak kaldırımı çatlaklarından günahlarımı yıkayan yağmurlar sızıyor. En azından ikimiz de bu kez beni dinleyip ağustosta ayrılmalıydık. İki damla yağmur düşmeye görsün, tutamayacağım sözlere bir yenisini daha ekliyorum. Unutmak gibi Sensiz yaşamayı başarmak gibi büyük bahislere giriyorum. İki damla yağmur düşmeye görsün, Şair kesiliyorum! Halbuki deliyim Yaptıklarımdan mesul değilim... Cihat KIRDAR |