UCUZ JİLET KESİĞİ
Gece yarısı uyanıp gördüğüm kabustan
Bir hışımla açtım fotoğraf albümündeki gülen yüzünü. Eskiden olsa yüzüm kızarırdı göz göze geldiğimizde. Elim falan titrerdi hani. Şimdilerde namlusunda kimin hayatına kastı olacağını bilmeyen bir mermi gibi, Sanki tesadüfen saçılmış boş kovanlar sokağın orta yerine ve yine rivayet odur ki yalnız ben kalmışım geriye. İkimizi tam aşk yerimizden iki eşit parçaya bir bıçak sırtı gibi böldü bu şehir. Üstelik sorsan şehir ustasıydı üzerine yağmur yağan aşkların. Bulutlar ve üzerinde yürüyünce çatırdayan sarı sonbahar yapraklar, Hepsi oyunun bir parçası. Koynunda sakladığı sivri topuklu ayakkabıları ve yüzünde taşıdığı bir ton makyaj aktı yediği yumruktan çatlamış elmacık kemiğine. Şehir, atılmış bir yalan gibi gizledi sokak aralarına adım izlerimi. Demirden sedyelerin yüzdüğü kirli bir denizi olmasa bavuluna ne koyabilirdi tayfalar el sallayanı olmadan ayrılırken limandan? Yakası ruj lekeli bir kenti geride bırakırken şair, satır aralarına kaç imge sıkıştırabilir? Kaç aldatışa kesilir bileti? Bileğinde bir intiharın ucuz jilet kesiği, Sen mürekkeple mi yazdı sandın şiirleri? Teslim oluyorum! Usulca soyunup kanımdaki faverini, Ellerim görünecek şekilde yere bıraktım. Önce yeminlere kıydım. Sonra buruşturup kağıtları, Katilimin gözü önünde bir bir sıktım şakağıma. Sen iyisi mi affet beni Çünkü bu günahlarla toprağın kabul etmesi mümkün değil bedenimi... Cihat KIRDAR |