zamanın eskiyen yüzüzamanın eskiyen yüzüyüz ellerimiz düğümlü yüzümüze sicim gibi bir gözyaşı yağmuru gecenin feryadı inlerken gökyüzünde kızıl baharlar küskün sarı yaprak kümeleri göç telaşında hayat biraz buruk bazen de kahve telvesi acılığında şimdi hangi kitaba baksak kanunu bu değil yaşamanın rüzgarlar habercisi uzak özlemlerin yanık ekmek kokusu bazen bazen de yar kokusu burnumuza ilişen lirik bir yalnızlık soğuk bir sessizlik kederli bir gazete haberi dibe vuruşumuz kaçıncı sayfa kaybedeniyiz biz? bu kaçıncı arbede yaşamakla ölesiye giriştiğimiz ? kurganlar çekilmiş gökten zaman asılmakmış vakitlerden her yer; el, yüz, bacak, kafa bu savaş ne büyük kovalamaca bir bir kaçarken seferler avcumuzdan kendimizden öteye varmak ne zor temaşa sokaklar dolusu evsiziz yaşamak dolusu ölümlü kendimiz kadar başkasıyız zamanın eskiyen yüzüyüz ömür denen filmin kimbilir kaçıncı sahnesiyiz gözyaşı ağaçları gibiyiz dört yanımız yağmurdan bir ülke ve gözyaşına şemsiye tutulmaz ne çare .. - Abdullah Cemek |