Gitçaresiz bir astım hastası gibi daralıyor vakit akşamın gölgesinde, sessizliğin iniltileriyle kaplanıyor dudaklarımın tüm kıvrımları. lögar kapakları yetersiz bir şehrin bulanık banyosuna benziyor, gözyaşlarımın yanaklarımdan akması yokuş aşağı. ey ruhunu unutup bedeniyle kaçışan kadın, kaldır yüzündeki ısmarlama gülüşünü. sana beni perdeleyen ne varsa imha et, kır geç mukavemetsiz tüm sınırları. rafa kaldır, ayrılığa entegre edilmiş gurur manzumelerini. papatya fallarına öykünüp, bahis oynama sevda üzerine. yağmur mevsiminde güneşe küsüp umudunu yitirme. senin şarkın benim! notalarım üzerine sağırlığını örtme. unutma,bir tutam söz söylemişliğim vardır mutlaka sana iyi gelen tüm hikayelerde. yine unutma! kalkış saatine dakikalar kala yolunu katettiğin trenin tüm vagonlarında yüzleşeceksin yokluğumla, ve bir daha dönmenin düşüncesi bile sığmayacak aklına. sırtını döndüğün adamın yüzüne bakacak yüzün kalmayacak, gittiğin yolları bir daha yürüyemeyeceksin aynı hevesle, ’ona atfedilmiş tüm şiirlerin canı cehenneme’ diye iç geçirteceksin tüm şairlere. şimdi git! en sevdiği oyuncağından ansızın vazgeçen bir çocuk telaşıyla.. ardındaki ceseti görmezden geldiğinde, cinayete inanmayacağına kendini inandıran katil yalancılığıyla.. şimdi git! kefesi delik gönül terazisinde aşka değer biçen soysuz tüccar aklıyla.. Git. - Abdullah Cemek |
saygılar