4
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
914
Okunma
“Elbet türküler de ağlar, ağaran her a k ş a m ü s t ü toprak gibi örterken bu kenti gece, hep yalnızlara kalır kimsesiz yıldızlar…””
KALAN UYKULAR...
Sonrasında nasırlı aşklara “kalır”
Kaldırımlarda derin sevdaların izleri
İzmaritler,tükürükler, çekilir mazgallardan
An geçer gider yalınayak uygun adım…
Adı yağmur… adı bulut… adı faili meçhul…
Meczuplar çeşmesinden akan sular
Ahlar yükselir bir düzlüğün en kalabalık yanından
Ayın koynunda uyuyan yakamozlu balıklar
Lambalardan yapılmış deniz fenerleri
Feri sönük bakışlarda taze yosun kokusu
Ki dalgalara kalansa kayalıklara sarılmak
Pencerelerde paslı parmaklı düşler…
İçeride zaman
Tavanda kırlangıçların toprak evleri
Hangi vakit kaldırsa insan başını yukarı
Çekilir prangalar, düşer dizler…
Sabahlar, sancılı saatleri bekleyen ürkek kuşlar
Akrebin kuyruğunda zehirli rakamlar
On ikisinde bir çocuğun çığlığı
Ve deli mevsimlerden arta kalan yorgunluklar…
Azalan ihtiyar takvimler zayıflar…zayıflar…
İnceldikçe incelir kemiğin eti
Dal dökerken sarı çoğalır, bereketlenir toprak
Yağarken hayat biraz ıslaktır her nefes…
Görüş gününe hep açık mabetler
Serçelerin dilinde söylenmemişliğin şarkıları
Çanlar, ezanlar, sızar her vakit tel örgülerden içeri
Gardiyanların gözkapaklarında derin uykular…
“Elbet türküler de ağlar, ağaran her a k ş a m ü s t ü toprak gibi örterken bu kenti gece, hep yalnızlara kalır kimsesiz yıldızlar…
5.0
100% (7)