Nerede. ne zaman başladı ki düşmanlık hep barıştan söz edilir oldu. Barış, savaşıp da yenişemeyen, boş yere toplumlarını yoran, insanlarını kıran, birbirlerine yabancı güçler arasında yapılır. " Ekmeğini yediğin, suyunu içtiğin, parlamentosunda 40 bin lira aylık maliyetle milletvekili olduğun, her akşam cık- cık rakısını içtiğin, geceleri de en güzel kadınlarına sarılıp yattığın bir cennet ülkede neyin düşmanlığını söndürüp barıştan söz ediyorsun?" DİYEBİLMELİYDİK....
" Sen farkında değilsin ama, bizim seninle çok eskilerden gelen anlaşmazlıklarımız, düşmanlığımız varmış; bunun için bir kısım insanlarımızı silahlandırıp sana karşı çıktık, dağlara gönderdik, bu topraklar üzerinde her türlü şiddeti geliştirdik, bizim şartlarımız var: kimlik gibi, ana dil kullanmak gibi,kendi kendimizi yöneteceğimiz özgürlük bölgemizin olması gibi. Sen de onları kabul et ve bize ver ki, bir çözüm süreci başlasın, bizde sizinle barışalım" diyenlere:

"Sen neler söylüyorsun: Bu ülkede, cumhurbaşkanı, başbakan, milletvekili, öğretmen, müdür, prof. yazar, şair, subay, ordu kumandanı dahi oldunuz!... kızlarınızı verdi, kızlarımızı aldınız! pazarcı, esnaf oldunuz, hatta fabrikalar bile kurdunuz!... bu ülkenin aynı vatandaşınsınız. Size niçin oluyorsunuz?... Niçin kuruyorsunuz?, kızlarımızla evlenip, niçin aile OLUYORSUNUZ? diyen mi oldu?" DİYE SORAN BİR YÖNETİM OLMALIYDI BU ÜLKEDE.

"- Doğru, haklısınız!... gel seninle barışalım, ama kervancı katırlarını ürkütmeden. Sessiz ve derinden giderek bir barış süreci başlatalım.Bu taleplerinizde haksız da sayılmazsınız. Elbette, tavizler de vereceğiz!... hatta sizin düşünemediğiniz, aklınızın ucundan dahi geçmeyen, dudaklarınızı
uçuklatacak imkan ve gelişmeleri bile size yaratıp sağlarız biz. Yeter ki egemen güç olarak iktidar da kalalım, sürekli iktidar olmamız için siz de bizi gözetin fazla sıkıştırmayın, ülke dışına çıkıyormuş izlenimi verin, sürekli kan akıtmayı durdurun ki, halk bir barış olacağına inansın. O zaman göreceksiniz amaç ve kazanımlarımızın ortak olduğunu."
DİYE TEMİNAT VEREN GİZLİ AJANDALI BİR YÖNETİM, TOPLUMUMUZU , güzel yurdumuzu bu günkü yaşanmaz duruma getirdi.

Bunu önlemek durumunda olan ETKİLİ VE YETKİLİ GÜÇLERİMİZİN SUSKUNLUĞUNU, ÖLÜMCÜL ATALETİNİ ANLAMAK MÜMKÜN DEĞİL.

Bu nedenlerle mutsuzluk, kargaşa, şiddet ve terör hakim güç oldu, bu cennet ülke uçurum kenarına getirildi. Bu olumsuzluğu yok etmek için mutlaka bedeli yüksek bir fatura ödenecektir, herkes bunu kesinlikle bilsin ve hazır olsun.

Her daim olduğu gibi yine toplum severliğiniz öndeydi, etkin bir CUMHURİYET sevdalısı olduğunuz yıldırımlar gibi balkıyıp yansıyordu bu güzel şiirinizde de. Çokça tebrik, taktir ve selamlarımla kutluyorum Nazik Gülünay sizi.
Kemal polat

kempol tarafından 10/15/2014 12:21:16 AM zamanında düzenlenmiştir.

UMUT DOLU YÜREKLERDE BARIŞI İSTİYORUZ...YARINLAR GÜZEL OLSUN İSTİYORUZ...AMA İNSANLIK YOLDAN ÇIKMIŞ BİR KERE ...SANCILI HAYATLARIMIZ VAR....ÇÜNKÜ İNSANOĞLU SANCIYLA GELİR SANCIYLADA GİDER..BEDENİ VE RUHİ SANCILAR YAKASINI HİÇ BIRAKMAZ..KİM DEMİŞ Kİ SANCISIZ ÖLDÜ... :( ÇOK ÜZGÜNÜM ..CAN ALIRKEN BİLE AZRAİL SANCISIYLA CAN VERDİRİR İNSAN OĞLUNA...

ŞİİR ANLAMLIYDI..LAKİN ÇOK DAHA TEMASI OLAN SANCIDA KALAKALDIM VE ÖLÜMÜ HATIRLADIM....KALEMİNİZ DAİM OLSUN ..ESEN KALIN

Gül ESEN tarafından 10/14/2014 12:04:20 PM zamanında düzenlenmiştir.

hiç olmadı da

her gün başka bir ağrıya gebe

yaşlı dünyada değişen hiçbir şey yok

demiş ya şair

"aynı gökyüzü aynı keder" deyi



yine de hamd olsun ağrıyan bir kalbimiz var


sevgiyle