bakraçtaki gökyüzü
sanki daha iyiydik mustafa abi sarışın kadınları severken
sarışın kadınları sevip ağır müzik dinlerken seksenlerden kalan eski bir alışkanlıktı arabesk yazık... yeni bir müzik için geç vazgeçmek içinse henüz çok erken yüzümüze bulaşan şu yalnızlık artık silinmez derken tongaya düşürdü bizi aşk istasyonlarda kıskıvrak yakalandık son tren perondan usulca ayrılırken sarışın kadınların arkasından öylece bakakaldık sanki daha mı iyiydik mustafa abi biz esmer kadınları severken esmer kadınları sevip gökyüzüne bakarken Adem’den kalan bir alışkanlıktı aşk, değişmezdi ritmi kum saatlerinin umut ve güzel günlere duyulan o sonsuz özlem... güneşin yüzümüzü yakması temmuz sabahları ve tanımadığmız kuşlardan ödünç aldığımız mutluluk çok yazık, yeni bir gökyüzü için artık geç vazgeçmek içinse bir hayli erken oysa ne güzel kırmıştı kanatlarımızı Kömürcü Hristo “kara kız! O bulut sizin evden içeri girmeyecek” derken |
ama hep severiz düşmeyi...
Ne güzeldi.