Geç KâğıdıYine kapıyı vurmadan girdin içeriye Arka sıralardan birine otur şimdilik Kara zamanlardan anlatırsın az sonra Yakılmış kitaplardan mırıldanırsın Sözcükleri yasaklanmış kavimlerden hatırasın ne de olsa Yağmur damlaları var avuçlarında Teni renksiz, Belki de tensiz kadınların kokusu sinmiş gömleğine Ruh ayraçları koyulmuş hayatının arasına Sen güzelim sen İşte resmediyorum her halini bak Görmediğin ülkelerden armağanlar taşıyorum iç denizlerine Elma dilimine benziyor gökyüzü Tatlı, çürümüş Keşfediliyor uzak bir yer daha İlle de ayak basmadık kara parçası bırakmayacak insanoğlu Düz yaşasak ne olurdu sanki? Balıklar kadar düz Tamamlansın artık şu mektup Köhne kayıkhanede dem çoğalsın Geciktin be çok geciktin Oysa on beşimde tanımalıydım seni ben Hani saçlarım daha gür ve uzunlarken Şarkıların nakaratlarını unutmadığım vakitlerde Sesim boğuluyor Adaya da gidemiyorum bu sıra Çingene vapuruna da binmedim nicedir Romatizma kol geziyor eklemlerimde Eklem dedim ya, Eklenemiyorum hiçbir yarım yitik gölgeye Hesap yapıyor sanki herkes Çıkarıp bölüyorlar varı yoğa Güneşi de seçemez oldum biliyor musun? Sana azalıyorum günbegün Kanıyor kanatıyorum Hadi sokul göğsüme Üşümelerini getir yanında Bir de o kır kahvesini Fakat bu defa Sakın geç kalma... |