Asiya
/
siyah bir yazgının tam ortasındayım sonunu getiremiyorum hiç bir sesin. ne denir buna asiya çocukları ekiyorlar benim yazgıma uyuyamıyorum. gördüğüm adamlar renk renk değil hepsini bir adam taşıyor yüzünde kadınlar aynı sesten çığlık vuruyor sağ kulağımdan ölü kulağıma. eğilsem fayda etmiyor sirensiz geliyor kurşunlar. kutsalı kılıçtan seferi ayak kırıyor celladın bakır kokuyor sonrası tahta tutmuyor ekleminden kırılan hayatımın asiya. ne söylenir üç beş satır bir dize şiirden sana varmayan elin kahrından ne çıkar ölümden yoklasanda cebimi. her gün kendimi başka bir ülkede bir başka çeşitle öldüğüme şahitlik ediyorum yetmiyor asiya kefen biçiyorum hoyrat makaslarla alıp omuzluyorum tabutumu ölüler diyarına. gömüyorum kendimi gömdüğüm yerde bir başka ben var. bozuluyor bedenim kadar ruhum da kokuyor. ne diyeyim asiya gömülemüyorum kendi kemiklerimin üstüne. / benim yerime de konuşsun eli savaş tutup dili barışmayan herkes. sana varmıyor ellerim asiya günahlarım azıyor her gün cesetlere bakıp bakıp güneşe dönmekle. biraz dursun dünya yıkanıp geleceğim kalbine bu karanlıktan görmese de gözlerim tutunurum bir kuşun kanatlarına bir yarım öldü zaten yarıyım çeyrek bile sayılmayan bu dünyada.. asiya ben sana ben sana en çok gömülmek için geleceğim. aç kalbini orada sürükleyip taşıdığım diğer yarım da bitsin. / Yüksel Batu |
mahkum dünyaya masum mezarları ektiler.
Kim'liğimiz bulandı
nazarlarımız, önce dondu dilimizden..
Şimdi 'ölsekte' aynı
'eve dönsek' te..