Duydun mu sesini gözlerimin, giderkenŞiirin hikayesini görmek için tıklayın O’radan...
dili kırılıyor sessizliğinin içimdeki o çok cılız kızın düştüğüm bu sular, mavisine alıştırmalı kendini sanki bağırsam buradan, orası Istanbul... ellerinin tersi düzleştirmiyor uykumu dağınığım yeni bi şehrin eski kaldırımlarına gölgemi bıraktığım yerde bul ve öp kurşun sesi ne hafif, suskumun kendisinden bilir miydin? bilmediğim ne çok şey bırakıp geldim kanayan gülü öpmeye çıkan ağızlardan martı gülüşlü kadınlardan ve en çok bir ekmeğin kırılma sesinden dönüp kalbimi yol yapıp yolculuklara geldim duydun mu sesimi gözlerimin giderken çıplak ayaktı gözyaşlarım hiç ses etmedim sarı saçlarımı kestim lavaboya kalbimin ateşini göğsüne indirdim ama çocukluğum hala orada iyi bak ikimize iyi giyin, ben yirmidört saat güneş sen bu sıralar yağmurlu bir eylülsün |
Tesadüfi bir geliş ile sayfanızdayım.Bir kaç çalışmanıza göz gezdirdim.Çoğu durup defalarca okunacak çalışmalardı,lakin bu çalışmanın finaliyle durup defalarca okumanın ötesinde her bir harfini kangren artığı yaralara birer yama niyetine kullanılacak kadar merhemsi...Açıkcası bu dizelerin tanımı da yok,kurabileceğim cümlesi de yok!
.../
ama çocukluğum hala orada
iyi bak
ikimize
iyi giyin, ben yirmidört saat güneş
sen bu sıralar yağmurlu bir eylülsün/
Var olsun kaleminiz.
Sevgi ile,
Mavi ile...