Okuduğunuz şiir 9.8.2014 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
Yıldıray Coşkun
Diyaframdan Sevmek
zaman acıktırıyor insanı sevgilim artık eskisi gibi değmiyor yağmurlar bulutlar çiçek açmıyor pencerelerde sabun köpüğü çocuklar sabrın kifâyeti sizlere ömür bakma dik yürüdüğüme son tebessümünü de bozdurdum dün
biliyorum aradığın cevap olamadım hiçbir zaman ama hiç de gocunmadım kaygılarından belki biraz fazlaca sevdim beklemeyi suçlu bendim elbet benzetemedimse sana kendimi şimdi kabul ediyorum sadece heyecandı oligarşik bir çıkmazda anarşist üyeliği hangi sarnıca doldursan almazdı zâten hâlâ önümde kürek çekiyor hiç çıkarmadığın o kırmızı dudaklı abiye kostüm seni çıldırtan dik yakalı inadım o çifte kavrulmuş tesâdüfler ama sende kabul et bunca yılı silkelemek kolay değil bir çırpıda camdan ve sen ve özlem düşlerimin birinci derece asâleti bastıramadığım o kan şekeri cevaplayamadığım sorular hep senindi sendi...
yine de dirisin efektif bir sembol gibi hâlâ işe yarıyor gözlerinin kandırma kuvveti düşünüyorum da firkete iğneler bile ayrılık gücünden besleniyor gece bekçilerine ücretlerini gündüz ödüyorlar hani diyor bâzen işte insan
gecenin biri yine seni düşünüyorum aklımda cümlelerden linç ezgileri evet yine yüzünde söndürdüm gözlerimi/özlemimi çoktan uyumuş olmalı çocuklar polisler ellerinde fener karanlığı uyandıranları arıyorlar
hasret diyorum en korunaklı ambar kıyamadığın ne varsa dolduruyorsun içeri izâfi bir pas payı hicretinle süresiz zehir ticareti ki tâlihi paspas edip dilinde içiyorsun sürekli
öyle işte zamanla öğreniyorsun biriktiriyorsun dudağında "unutmak yoktur alışmak vardır" tipi cümleleri çaktırmadan belli etmeden ...miş gibi geçmişe diyaframdan seslendiğini
insanın asıl sevdiklerini terk edemediğini değil terk edemediklerini sevdiğini!
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Diyaframdan Sevmek şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Diyaframdan Sevmek şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Aklımla gülümsemeyi denedim; ancak yüzümle gülmeyi becerebildim. İçimde uzun uzadıya bir gülüşü ,belki arenaya çıktığım gün sana hediye edeceğim. Böyle hıçkırık seslerine boğulman, bana sadece acı veriyor. Biraz sus ve sadece gözlerime bak. Gözlerimde yaktığın kalbimi ,acımasızca hibe edişini hissedeceksin. Ve her güneş batarken ;beni içtiğin şarapta nasıl boğduğunu göreceksin. Ya ay düşerken ! Yavaş yavaş tenime dokunmadan , dudaklarıma düşürdüğün sözlere dokunuyorum. Beni bir önceki geceye hapsettiğin gün, sana köleyim demiştim. Şimdi bir köleden de öte...Sadece gözlerime bak ve sus !
kaleminizin kalitesi biliniyor zaten şiir muhteşem...
ama yorum ilk kez dinliyorum ve çok etkili giriş cümlesinin sek gelmesi daha da bir etkili olmuş ve hemen akabinde sesle şiirle adeta sarmaş dolaş bir müzik...
hoş bir ziyafetti şiir adına...
ve bir kez daha anladık ki
''insanın asıl sevdiklerini terk edemediğini değil terk edemediklerini sevdiğini!''
Aşkı, özlemi anlatmak hep çok kolay gibi gözükse de farklılaştıranlardansın. Bildiğimiz kalıplaşmış ifadelerden uzaklaşıp yeni kimlikler, yeni elbiselerle karşımıza çıkartıyorsun her defasında güncel duygularımızı.
Sıradan olmayan şiirlerini seviyorum.
Seslendirmeyi de pek sevdim.
...
"bunca yılı silkelemek kolay değil bir çırpıda camdan"
zaman acıktırıyor sevgilim eskisi gibi değmiyor yağmurlar (artık kelimesi gereksiz bence) bulutlar çiçek açmıyor pencerelerde sabun köpüğü çocuklar sabrın kifâyeti sizlere ömür bakma dik yürüdüğüme dün bozdurdum, son tebessümünü de (son tebessümünü de bozdurdum dün- derken zorluyor okuru sanki)
biliyorum aradığın cevap olamadım hiç (hiçbir zaman) - gereksiz kelime fazlalığı bence hiç kelimesi de yeterli olurdu n ama hiç de gocunmadım kaygılarından biraz fazlaca sevdim beklemeyi suçlu bendim elbet benzetemedimse sana kendimi şimdi kabul ediyorum sadece heyecandı oligarşik bir çıkmazda anarşist üyeliği hangi sarnıca doldursan almazdı zâten hâlâ önümde kürek çekiyor çıkarmadığın o kırmızı dudaklı abiye kostüm (hiç gereksiz anlaşılıyor zaten cümle onsuz da) seni çıldırtan dik yakalı inadım o çifte kavrulmuş tesâdüfler
sende kabul et (ama kelimesi gereksiz yine ve bu dizeden sonra bölmek okuru rahatlatır gibi sanki) bunca yılı silkelemek bir çırpıda camdan sen ve özlem (iki ve’ye gerek yok kelime fazlalığı ) düşlerimin birinci derece asâleti bastıramadığım kan şekeri cevaplayamadığım sorular hep sendi... (senindi kelimesi fazlalık yine)
yine de dirisin efektif bir sembol gibi hâlâ işe yarıyor gözlerinin kandırma kuvveti düşünüyorum da
”firkete iğneler bile ayrılık gücünden besleniyor gece bekçilerine ücretlerini gündüz ödüyorlar hani diyor bâzen işte insan” -----------------------------------------yani üç dizenin anlamını hiç çözemedim……ayrılıkla çok da alakalı gibi gelmedi bana anlamları
gecenin biri yine seni düşünüyorum aklımda cümlelerden linç ezgileri yine yüzünde söndürdüm gözlerimi/özlemimi (evet gereksiz gibi) çoktan uyumuş çocuklar (olmalı kelimesi fazlalık) polisler ellerinde fener karanlığı uyandıranları arıyorlar
”hasret diyorum en korunaklı ambar kıyamadığın ne varsa dolduruyorsun içeri izâfi bir pas payı hicretinle süresiz zehir ticareti ki tâlihi paspas edip dilinde içiyorsun sürekli ………………………….zorlama sanki…hasreti anlatırken bu bölümde
işte (öyle kelimesi olmadan da anlaşılıyor zaten) zamanla öğreniyorsun biriktiriyorsun dudağında "unutmak yoktur alışmak vardır" tipi cümleleri, çaktırmadan (…miş gibi -yi anlamadım çıkarınca göz yorgunluğu azalıyor sanki)
geçmişe diyaframdan seslendiğini
insanın asıl sevdiklerini terk edemediğini değil terk edemediklerini sevdiğini!
Final çook güzel…tebrikler…emeğinize yüreğinize…hep saygımla…
öncelikle kıymet buyurup eşlik ettiğiniz için teşekkürler. şiir okumak biraz da algılamakla alâkalıdır. hatta okunduğu andaki ruh hâli bile değiştirilebilir algıyı.
şiir deşifreyi sevmez amma sadece firkete ile ilgili bir kelime diyeyim ki bence belki şiirdeki en iyi uzaktan temas idi bir metafor ulaştırabilirse !kapalı bir benzetme. çengelli iğne dediğimiz firkete nasıl iş görür? kapalı iken işe yarar mı? yoksa onu bir yere-yeniden tutturabilmek için açmak mı! kollarını ayırmak! mı ! tekrar bir araya gelsin diye! kucaklaması bir birini iki sevgili gibi örneğin! ummak şâirin işidir hani! uzaktaki yâre gökteki turnalardan haber yollarken adres vermek gerekir mi?
ve gece bekçisi; karanlığın ( ayrılığın) ödülü gündüz - yarın alınabilir mi belki bir umut beklentisi var ise!
Şiiri okur okumaz bir arkeolog heyecanı sardı ruhumu.Bir şiire kazı çalışması yapmak bilirim ki incitebilir, yanlışlıkla eserin görünmeyen bir yerinden bir yerini incitme tehlikesini taşıdığını ya da şiirin o gizemli büyüsünü yok etme gibi bir tehlikeyi de taşıdığını bilirim.
Bunun farkındayım ama gerek şairinin dostluğuna duyulan güvenden gerekse şiir adına belki başkalarınca karanlıkta kalmış zerre bir noktayı aydınlatabilmek adına yapıldığının serinletici ve esenlik verici gölgesi altında yolculuğuma başlayayım istedim.
Diyaframdan Sevmek ' şiiiri gecenin bir vakti şiir öznesinin, şairin öznesinin ( anlatıcının ) bu şairin kendisi de olabilir, anlattığı başka bir kimse de biz sadece anlatıcı olarak geçmek istiyoruz.Nihayetinde özneden çok onun anlattığı önemlidir malum şiirde.
Şiirimizin ağırlıklı duygusu geçmişte yaşanılan bir sevdanın, hayata insanlara genel anlamlarda da bazen değen yansısıyla birlikte yarattığı derin özlem ve hüzün.Şiirin ana temelini bu duygu ve düşünce oluşturmuş.
Unutamadıklarının penceresinden bir gece vakti bakan anlatıcının, kendi yaşadığı özel tarihiyle birlikte bulunduğu hayata dair , sevilene dair bilincine doğru yapmış olduğu yolculuk sonrası tanzimler, etikenlendirmeler, ayrıştırmalar, adlandırmalar, itiraflar dün ve bugün zaman boyutlarında sanki çekmece dolu bir odaya girilmiş de elinde binlerce resim sevgiliyle birlikte geçirilmiş olan geçmiş zamana dair, hepsiyle teker teker konuşup sonra ilgili çekmecesine koyup tekrar kapatması gibi ...
Biliriz ki geceler, pek çok şairin değişik şekillerde algılayıp, duyumsadığı hatıraların, acıların uyandığı vakitlerdir.
Şiirin öznesi, ilk bölümde hal arzında bulunmuş.Eskisi gibi hayata bakışılamayışının mesela ' bulutların çiçek açmayışı " gibi özgün bir imgeyle eski coşkun imkansızlıkların yerine getirelemediği yine gerçekle bire bir uygun yağmurların ıslatmayışı gibi bir anlatımla artık doğal olanların olması gerekenlerin bile yoksunluğu dile getirilmiş.Ağır çok ağır bir hüzünle başlamış.Doğasal verilerden hem halet-i ruhiyesinde oluşturduğu semboller yaratarak, hem de gerçek olağan görüntülerini yansıtarak yararlanmış.
ikinci bölümde anlatıcı, birinci bölümdeki hal anlatımının nedenlerini ve şu an bu nedenlerin kendisinde uyandırdıklarını anlatmış.
Sevgiliye karşı samimi olarak söylenen itirafın ve kendini buna iten mazeretlerin vicdana yüklenmiş sesi vardı bu şiirde.Titriyor anlatıcının sesi.Sevgiliye duyulan sevginin harflere yansısı derin ve silinmez olarak resmen kazınmış.Diğer yandan kendiyle de başa çıkamayan bir özne.Ne sevgileden geçmiş ne de kendini değiştirebilmiş.
Bunda ne kadar aciz kalmış olduğunu, sağlığının bile bozulmasına engel olunamadığını " bastıramadığım o kan şekeri " dizesinden anlaşılmakta. Kendini değiştirmeyi istediğini ama değiştirememiş olmayı, yani sevginin istediği şekilde, sevgiliye benzeyememiş olmanın şu an yaşanılan acıların müsebbibi olduğunu açıklamış.Açık açık da yazmış anlatıcı ben suçluyum kabul ediyorum demiş.
" suçlu bendim elbet benzetemedimse sana kendimi şimdi kabul ediyorum sadece heyecandı " dizeleriyle bu açık, net, samimi bir anlatımla dile getirmiş. Sadece heyecandı ...bir heyecan, bir gece vakti bir insanı böylesi derin duygulara itebiliyorsa anlatıcının heyecana kattığı anlamın derinliğini ve yansal genişliğini tasavvur etmek için dahi olmak gerekmiyor.
Ayrıca biliriz ki şiirdeki sözcükler, dilsel olarak kullanılan birimler her zaman parmaklarıyla gösterdiği şeyii kastetmezler.Şiirin boydan boya ve yatay olarak yapılan ilişkilendirmelerden anlaşılabilir çoğu zaman ne demek istediği.
Ve bütün hissedilenlere rağmen acıya, itiraflara, özlemlere rağmen sevgiliye duyulan bu heyecanın diri kaldığı, silinmemiş olduğu son iki bölüme kadar devam ediyor.
Son iki bölümler de , tıpkı bir mektuba son verir gibi anlatıcı devam etmiş... " öyle işte " diyerek
Bütün bu hallerin; yalnızlığın, yaşanılan duygu ve düşünce gelgitlerinin, suçların, samimi itirafların sonucunda, varmış olduğu muhasebe sonucunu " unutmak " duygu değeri altında kayıt altına almış. ironik bir dille
"unutmak yoktur alışmak vardır" tipi cümleleri çaktırmadan belli etmeden ...miş gibi geçmişe diyaframdan seslendiğini
derken, aslında alışmış olmanın unutmamayı sağladığı kanısının ne kadar yanlış olduğu insanın gerçekten alışmaya dayalı bir unutmamak yaşamadığına inandığını....Ki gece uzamında geçmişe dönen yalnız anlatıcının sevgiliye duyduğu derin özlemden kaynaklı bir durumda alışmanın etkisinin zayıf olduğunun altını çizilmiş.
Ve son bölüm , Vurucu darbe son dizede gelmiş...sözcelem de değiştirimli anlatımla .
Mecbur kalınandan çok, aklın ve duygunun özgür iradesiyle gerçek hayatımıza hükmettiği gerçeğinin altı çizilmiş.
" insanın asıl sevdiklerini terk edemediğini değil terk edemediklerini sevdiğini! "
Zamanların ve ötelerinin bir araya getirildiği ; geçmişten, bugüne değin uzayan yolculuk sonrasında gövdenin gölgeyle bir hizaya getirildiği ağır ağır, hüzünlerin, acıların, olmuşların, izlendiği bir fragman sonu bir şimşeğin gözleri görmeyecek hale getiren o ışıltısını farkederiz.Unutamamak...bütün acıların suçlusu...
Çivileyelim desek duvara ustam, görünen o ki duvar da yok değil mi...unutmamakla birlikte tüm duvarlar yitmiş yerinden :(
Temasal olarak bende uyandırdıklarını bana söylediklerini böyle geçtikten sonra şiirimizin sanatsal yönüne de kısaca değinmek isterim.
Şiirimiz başlığını, şiirin içinde geçen bir dizesinden almış.Çoğu şairimizin kullandığı bir tekniktir .Şiirin ana temine de sonderece uygun bir özge anlatımla kısa , akılda daha kolay kalması muhtemel olabilecek düzeyde , farklı ve özgün.
Şiirimizin sesine bakar isek
artık eskisi gibi değmiyor yağmurlar / yine de dirisin efektif bir sembol gibi / gece bekçilerine ücretlerini gündüz ödüyorlar /
İç seslerin yansısının vurduğu imgelerle gerek yalnızlık ve özlem duygusuna gerekse gece zamanı ve geçmiş uzamına ışık tutmuş şiir öznesi bu imgeleriyle.
Aşkla yaşamı eşanlamlı tutmanın, sevgili paydasında mutluluğun alt ses olarak varlığını öylesine net duyurmuş ki şair.
biçimine baktığımızda ; imgesel teknikle açık anlatım yolu tercih edildiği görülmekte.Baştan sona bir kompozisyon mantığı güdülmüş.Şiirin girişi duyg ve hal anlatımı sonrası buna iten nedenler, sonuçları ve bugün...ve final kısmında ise butün duyulanlardan sonra varılan kanaat .
Gecenin bir yarısı bir yandan yalnızlık ve özlem duygularıyla yoğunlaşan şiir öznesi diğer yandan sevgili karşısındaymış gibi monografik tek yanlı bir konuşma yoluyla anlatmış duygu düşüncelerini.
Bu tür ifadeye, yoğunlaşılan duygunun sembolik, biçimsel bir göstergesi olarak bakabiliriz. Şiir öznesi gecenin, yalnızlığın ve özlemin duygularıyla öylesine dolmuştur ki artık sevgili karşısındaymış gibi senli - benli konuşmaya başlar...
*** suçlu bendim elbet / ama sende kabul et / öyle işte /
Sayın hocamın, dize şair yönünü de bilmekle birlikte, bu şiirde birbirini arkalayan, takip eden bir anlatım tekniğini uyguladığını görüyoruz.
İmgeyi ve göstergeyi dengeleyen hassas duruşuyla birlikte sözü kalabalığından ayıklayan önceliğini görmemek imkansız şiirimizde.
Bu da dizeyi önceleyen şiirlerine yakın bir duruş sergiliyor.
Behçet Necatigil bir şairin şiir hayatı boyunca üç burçtan geldiğini belirtir.Bunlar gurbet burcu, hasret burcu ve hikmet burcudur.
Ne güzel, doğrulayan bir örnekti üstadın bu cümlesine.
Dilim döndüğünce, şiir bilgim ve görgüm elverdiğince yaptığım kazı çalışması sonucunda diyorum ki ; derinlere ulaştıran hüznüyle birlikte, sanatsal yanının güzelliğe katkısını duyumsamanın kıvancını yaşadım. Teşekkür ederim.
Sayın Serhat Bey hocamı ve değerli gönül emeğini tebrik ederim.
Şiirin ışıttığı nice güzelliklere. Selam ve saygılarımla.
öyle işte zamanla öğreniyorsun biriktiriyorsun dudağında "unutmak yoktur alışmak vardır" tipi cümleleri çaktırmadan belli etmeden ...miş gibi geçmişe diyaframdan seslendiğini
Aşk içimize oturur ve ben♥sen olur...
Aklımla gülümsemeyi denedim; ancak yüzümle gülmeyi becerebildim. İçimde uzun uzadıya bir gülüşü ,belki arenaya çıktığım gün sana hediye edeceğim. Böyle hıçkırık seslerine boğulman, bana sadece acı veriyor. Biraz sus ve sadece gözlerime bak. Gözlerimde yaktığın kalbimi ,acımasızca hibe edişini hissedeceksin. Ve her güneş batarken ;beni içtiğin şarapta nasıl boğduğunu göreceksin. Ya ay düşerken ! Yavaş yavaş tenime dokunmadan , dudaklarıma düşürdüğün sözlere dokunuyorum. Beni bir önceki geceye hapsettiğin gün, sana köleyim demiştim. Şimdi bir köleden de öte...Sadece gözlerime bak ve sus !
Güzel Şiir İçin Teşekkürler...
Saygılar,Sevgiler