Şair dizeleri değil bunlarşair sayıklamaları değil bunlar bir ağacın kurudukça titremesi secde halindeyken yapraklar Tanrı’ya dökülmesi susuz kalsa da burgacan dikeninin en diri yapraklarla boy atması,çoğalması ayırması en kocaman yeri kendine kökleriyle diğer bitki köklerinden çalması suyu miyavlaması değil sevgi isteyen kedinin eteklerine sokulup yakarması bir insanın. ezilmesi toprağın kurtlu taşlar altında soluk alamaması bu eziklik altında çiçeğin bir heyelan bu yaşananlar,kayıp kopması toprağın kilim çekilir gibi ayağının altından yolsuz kalması kaynak sularının yer altına çekilmesi kâbus değil gerçek babaların kollarında ölmesi çocukların yayan yapıldak hastane araması çaresizlikler içinde insanların çile çekmesi çiçeksiz kalması arıların taşlanması çiçeklerin,kuruması takatsiz kalması karıncanın dev böcekler sarması tarlayı soluk alamamak bu öldükçe masum çocuklar annesiz kalması bir bebeğin daha memede dizlerine kapanması babanın ağlaması bu insanların üstüne çökmüş öldürücü bir sis görmemeleri için gerçeği üstlerine örtülmüş kara perdeler kaderine bırakılmış yarım bir yapı camları taşlanarak kırılmış sökülmüş kapı bacası leylek bile tünemeyen yeni bir masal yaratmak gerek bu diz çöktürülen, ezilen insana kim gelecekse artık gelsin kafdağından dev bütün su yollarını tıkadı ayırdı cümle çeşmeleri kendine bilirim ürkütür fincancı katırlarını yeni ay yansıması yapraklara, gün doğması bebelerin gülmesi,annenin sevinmesi huzurla gitmesi babanın,işine şair dizeleri değil bunlar gerçeğin aysıması 7. 8. 2014 / Nazik Gülünay |
Yüreğiniz susmasın.
Saygılarımla....