Zaman Gelmişken.emr-i vaki oldu gönlüme sihirin, kalıcı hasar bıraktığın saçlarım, tel tel beyaz beğenmekte. kırgınım ellerine söylersin... sıçramış çekirge yoksunu kalbim, iki den üç’e geçememiş, hür bulutlara takılır gözlerim, şekil ararım aralarında çoçukca, anla... simit susamsız ben sensiz olamam... akşamın gürültüsüne prangalı ayaklarım, dilimde kırgın sözlere argınlık taşıyorum. bir kelepçe vardı, göz pınarlarımda biliyorsun, yalana değdi emellerim. meylinden düşüyorum ne garip, çok değil ömrüm, sana muzdarip öylece. kurak diye ektiğim topraklarda heyelan, uzat elini, perdeler açılsın, dinsin har ateşten isyan... Bak ben seni çok sevdim... cebimden düştü parmaklarım, hoca..! yanıyor canım buna çare bul. toprak soğuk değil tenim kadar. ertelenmiş hayaller futursuzca, soluksuz izlediğim gözlerinde yok..! yoksulum. kıyamette mahreç yok oysa ki, Sur üfleyen sen misin..? zincirle bağlandığım kalbin, hangi dehlizlere kapattı beni. Bu kül kokusu diner mi ? genzimden. son uykuya muteber, uykusuzum. Kahır düşüyor dilimden, intihar mevsimleri geçti. sebebli sevmelere sıkılan kurşun kadar, sahici sözlerin. iyileşmek ne mümkün bunca yarayla, gökkuşağı diliyorum, kör olmadan. duygusuzum. düş görmek dilerdim..! ortasına düşseydin son bir defa, saçını saysaydı parmaklarım. belki ağlamazdım kim bilir..? melodi dindi kulaklarımda, yürüyemiyorum sokakları artık, adımlarım iç içe geçiyor, eriyor kaslarım saygısızca. uzaktan bakmak ne hoştu bir zamanlar, yakını bilmiyorum. kibrim düştü balkondan, rüzgar kilitleniyor şimalden. ay esrik..! sorgusuzum. Neyleyim..! Suç eylemiş kalp taşımak zorunluymuş boynumda, oysa nefes yerine seni dilerdim.. kağıt ıslandı bu kez, kalem tükendi. avuç boşluğuna sığan ne varsa içimde senindir, ben gibi. gidişimin dönüşü uzun sürer bu kez, veda etmek bile imkansız. hapşurmayı özledim..! hoca..! yanıyor canım buna çare bul. Gerisi manasız.. biliyorsun umutsuzum.. İsmail Yılmaz |
Saygılarımla..