Tutaste ile Heyveron IV
bir yaşam ağacıdır kadim diyarda nar ağaçları .
canlanır yüreğinin kurumuş dalları , her adımlarında dirilir mor menekşelerin karanlığın gölgesinden kaçışların başlar karanlık sokaklarda . aklının düz tırmanışları bulur kendini , yüreğinde doğacak güneşlerin , uzayan saçlarında , sarılacak ruhuna umudun renkleri kadim diyarda. Tutaste sevincini ve mutluluğunu yitirdiğinde Karadeniz’de ve yitirmişken en çocuksu masumiyetini kendini kalabalıklardan dışlayarak gökyüzünde bir yıldız kayar gibi , Ayder yaylasından Mezopotamya gecelerine ulaşır düşleri . üzülür dün de kalan sızlanışlar . yerini mutluluğa bırakır .. Heyveron ’un diyarında sebepsiz bir kaçışlar başlar dar sokaklarda deler geceyi acılar ve haykırışlar intikam pazarlanır yarınsız düşlere . keşkelerle çoğalan acıya kapılar aralık bırakılır her zaman. sessiz soluksuz bir ayrılıktır sessiz soluksuz bir kaçış başlar . geriye kalan çırılçıplak düşlerinin uğultusu kalır . alevlenir acılar ve hatıralar kül olur o mavi geceler . Tutaste’nin gecesi kirli sabahlarla doğan her günün aklı karışır Karadeniz’de şehrimin çoğul ölümlerinde suretini arar her zaman, boşuna. gözlerinin rengi; yitik, dili yok, kimliği yok . sen kahramanı olurken hikayenin , sallanmakta zulüm kadim diyarda . karanlık devlere inat , ne kadar kaçsanda , yolların düşlerine katar beni . şimdi Mezopotamya gecelerinde mehtaplar kararır sessizce ay avuçlarımda sanki uzatsam ellerimi yakalayacakmışım gibi . penceremin içine kadar sokulur , düşer ay ışığı odamın içine , derin sulara yansır , su yanar , ben ölürüm Dicle’nin kıyısında . . Renas Tutaste |
kutlarım