Bir kimseyi sahip olmadığı sıfatlarla övmek, onu kibarca yermek demektir. cemil sena
Renas Tutaste
Renas Tutaste

Papulya VIII

Yorum

Papulya VIII

( 3 kişi )

1

Yorum

2

Beğeni

5,0

Puan

1354

Okunma

Papulya VIII



’’ bu susuşlarınız ölüm uykusumu ?

yok biz ölüyüz, bizi yalnız bırakın deseniz anlayacağım .
anlayacağım neden sustuğunuzu ,
anlayacağım neden korktuğunuzu ,
anlayacağım neden ölü sessziliğine büründüğünüzü .
onlarca yiğitleri bağrından çıkarmış bir toprağa hükmetmişiz asırlardır ,
asrılardır var olduğumuzu kantlamışız Lazona’da .
yok edilmek için , yok oluşların sınırlarında dolaştırılmışızda ,
kimse bizi o uçurumdan aşağıya atamamış .
böyle sessiz kalışın ,
böyle içine kapanık oluşun ..
neden susarsın ?
bak gözlerime !
bahtımın karası gibi olan,
o kap kara gözlerime bak !
adı dahi konulmamış kaç savaşlar gördü bu gözler ,
bir çift karagözüm ben .
bir çift bahtımın karası gözlerimle ,
akan binlerce masum insanlarının kanlarıyla ,
Lazona’nın taşlı ve dik yokuşlu yolları ziftleniyordu .
bir kaç deccal fikirli kişiler yüzünden ,
Lazona’da, insanlığın anıtı yıkıldı ..
her dilden konuşan ,
her dilde ağıtlar ve türküler söyleyen insanlığın mabetleri yok edildi .
Lazona’da insanlık adına hiç bir şey bırakılmadı . .
bak gözlerime !
bahtımın karası olan gözlerime bak !
daha adları bile konulmamış ,
kaç savaşlar yaşadı kadim toprağım Lazona .. ’’


Lazona ..

’’ serin bir gece ,
1919 katliamlarının aynı anda yaşandığı ,
aynı acıların görüldüğü ,
tüm yurdun boğazını sıkıp işkence hanelere atıldığı kara bir günün ,
serin bir gecesiydi ..
Lazona sessiz haykırışlar içindeydi ,
sesi kesilmişti ,
tarihi coğrafyası talan edilmiş ,
her şeyden soyutlaştırılmış ,
çırıl çıplak darağacına asılmış bir diyar şimdi Lazona . .

Lazona , ne tarihiyle yok edilecek bir diyardı ,
ne diliyle yok edilecek bir halktı ,
ne de yaşanılan zulümlere susacak bir diyardı .
asırlardır yaşanan zulümlere boyun eğmemiş bu diyar ,
şimdi dili kesilmiş ,
kolu kanadı budanmış ,
yüreğinin saklı bahçelerinde yaşıyan tüm halklar ,
yüreğinden sökülerek bilinmeyen diyarlara sürülüyordu şimdi . .

Şimdi bizi anlatacak bir sürgün hayatı ,
evet bizi anlatacak Zifona ,
Laz halkını anlatacak kara gözleriyle . .
alıp aklımızı ,
o suskun diyara götürecek .
O diyarda biraz konaklayacağız ,
Oradan da kızgın kumlara ,
dağlar ülkesinin güneşinin hiç eksik olmadığı
evrenin dahi aşık olduğu
doğanın tüm tanrıçalarının yurdu Lazona ,
insanlığın ilk medineyet gördüğü kadim topraklara
Kurdistan’a götürecek bizi Zifona . .

Papulya kaleminin gücüne o kadar çok inanıyordu ki
cümleleri tane tane seçiyordu
masanın üzerinde duran kahvesini ağır ağır yudumlayarak
daktilonun ’Z’ harfine basarak
yazmaya başlıyordu . .

’’ Zifona’nın gözleri ,
aslında her şeyi anlatan bir çift kömür karası gözdü ,
bahtının karası gibi ,
ömrünün sonuna kadar da takip edecek ,
bir çift kara renkti gözlerinin mercekleri .
gülüşleri, yaşamayı anlatır gibi .
tebessümleri , hayatı tüm renkleriyle kabul edişti .
Karadeniz karalara alışkın bir diyar değildi ,
kara günlere mahkum edildi o günün gecesinde .
kara renklilerin gölgeleri ardında kalan yaşamlar ve hayatlar . . .
işte bizi anlatan bir çift kara göz . .

Serin bir geceydi Lazona’da . .
Rüzgarın kasvetli esmeleri ,
bedenleri sarıyor ,
ardından derin bir titreme alıyordu tüm vücutları .
Zifona genç bir delikanlıydı ,
yaşıtlarına göre yapılıydı .
bu yüzden Lazona’nın ileri gelenleri Zifona’nın savaşçı olmasını istemişlerdi. .
Zifona kabul etmesede ,
savaşın acımasızlığını gördükçe
silahı eline almayı kabul etmek zorunda kalmıştı . .
Zifona halkının önünde yürüyen bir savaşçıydı artık ,
arkasında yürüyen halkıydı . .
Zifona’nın omuzunda tüfeği ,
belinde deriden yapılmış fişekliği ,
siyah elbiseliydi .
saçları uzundu ,
dalgalı ve önden geriye doğru yatırmıştı Zifona .
kadınlar,
gençler,
anneler,
babalar,
çocuklar
ve kardeşler. .
her renkten insanlar tespih taneleri gibiydi .
peş peşe dizilmişlerdi ,
kiminin ayakları yalındı ,
kiminin ayağında sarılı çarıkları yırtıktı ,
kiminin ayakları yara bere içindeydi . .
peş peşe dizilmiş tespih taneleri gibiydiler ,
patika yollarından geçiyorlardı . .

Zifona genç bir delikanlıydı ,
gözlerinin altları uykusuzluktan torbalaşmış ,
yüzü hisli , dalgalı saçları dağınık haldeydi. .
Papulya orta sıralardaydı ,
Zifona’nın sevdalı olduğu yar’dı .
onun yorgun ve bitkin halde olduğuna dayanamıyordu ,
sonra etrafına baktığında
bütün bir halkın bitkin olduğunu görünce ,
vicdanı sızlıyor derin bir üzüntülere kapılıyordu .
bir şeyler yapılmalıydı ,
geriye dönülüp savaşılmalıydı ,
’’biz geldikte kaçılar’’ denilmesinden hoşlanmıyordu Zifona .
hele ki ’’korkak laz’lar’’ denilmesinde gözleri dönüyordu .
ama elden hiç bir çare gelmiyordu ,
yürüyerek buralardan çıkmalıydılar . .
sonra ordan geriye dönüp Lazona’da çarpışmak istiyordu . .
Papulya’nın gözleri ürkekti ,
Karadeniz’i taşıyan o gözlerden artık baht karası akıyordu ,
gülüşlerinde ab-ı hayat akmıyordu acı ve hüzün akıyordu .
sözleriyle dünyaları kucaklayan o sıcacık ince sesi, Lazona’da kesilmişti .
ve maviye çalan gözlerinin feri solmuş haldeydi . .

Lazona halkı asırlardır dosthane yaşadıkları kardeş ülkenin topraklarındaydılar ,
Mezopotamya ovasında gecenin serinliğinde ,
ard arda dizili tesbih taneleri ,
Mezopotamya ovasının kucaklayıcı bağrındalardı .
gökyüzüne çivili kalmış dolunay ,
Zifona’nın yüzünü öpüyordu ,
yıldızlar yüreğine dolanıyordu .
rüzgar serinliğiyle bu büyülü havayı bölüyordu .
genç savaşçılar bir arkaya ,
bir öne atlarıyla koşturarak gruba kolaçan ediyordu .
O sırada ;
Ermeni bir nine duraksayarak diz üstü çöktü birden ,
Mezopotamya’nın toprağını öpüyordu ,
Gözlerinden damlayan yaşlar ,
Sel olup akıyordu . .
hıçkırıklarını tutmak istesede tutamıyordu ,
ağlıyordu gecenin sessizliğinde hıçkırarak .
ellerine aldığı avuç dolusu toprağı koklayarak yüzüne sürüyordu ,
gökyüzüne kaldırıyordu ağır başını ,
gözleri ağlamaklı ana ,
yürüyecek hali yoktu . .
bütün halk diz üstü çökmüştü ,
tesbih taneleri bir bir diz üstü düşmüştü Mezopotamya toprağında ,
elleriyle bağrına vurarak analar ağlıyordular .

Mezopotamya tüm yüreğiyle Lazona halkını kucaklıyordu ,
Karanlık gecelerini aydınlatıyordu dolunay ,
yıldızlar bir bir ayaklarına seriliyordu sanki .
rüzgar kavurucu sıcaklığını kesmiş
yorgun düşen yürekleri serinletiyordu .
Zifona ellerinden tutarak kaldırmaya çalışsada Ermeni anayı kalkmıyordu ,
yorgunluk tüm bedenine yayılmıştı ,
yaşlı ve yorgundu .
bu acıya daha fazla dayanamadı
Ermeni ana gözlerini gökyüzüne dikip
bedenini Mezopotamya toprağına teslim etmişti çoktan . .

Gitmeliydiler peşlerinden gelen postallara yakalanmadan ,
ağlayarak , hıçkırıklar içinde ,
kardeş olarak bildikleri Mezopotamya’dan da uzaklara ,
sınırların içleri dahi artık yasaktı .
tıpkı Kurdistanlılara yasak olduğu gibi ,
onları koruya bilecek tüm savaşçılar Lazona’da kalmıştılar ,
cesurca savaştılar ,
kahramanca toprağa düştüler .
şimdi sürgün yolculuğuna düşenler,
bir başına, yapa yalnız yürüyorlar
yanlarında bir kaç savaşçı dışında ,
Dicle’nin kıyısından geçerek ,
sürgün topraklara . .
ağacın , suyun, yaşamın olmadığı topraklara doğru .
yalnız bir başına kalmış kafile,
bir kaç aydın , yazar , sanatkarlarla beraber,
yok oluşlara sürgün edilmiştiler . .
Lazona artık öteleştirilip sesi kesilmişti ,
dili bir taşa bağlanarak yokuşlardan boşluğa atılmış ,
her hareketinde aniden tepelerine çökülmüş ,
her aşağılayıcı laf sokuşlarında Laz’lara sürekli kaz kafalı denilmiş ,
diyarı sömürülmüş ,
aydınları yok edilmiş ,
tüm önderleri idam edilmiş ,
hayattan, yaşamdan soyutlaştırılıp başı boş bırakılmış Kayıp Diyar Lazona’dır. .
aynı zamanda,
bir derenin kıyısına itilmiş halktır ,
Hemşin ve Lazca dilinde ağıtlar yakarlar Lazona gecelerinde ,
duyulmaz sesleri hiç bir zaman .
Hemşinlinin Ermeni diline vurulmuştur tarihin tüm yükü ,
öteki olmuş ,
itilmiş,
aşağılanmış,
asılmış,
kesilmiş,
dalları budanmıştır. ’’

Papulya sürgün anlarından çıkıp ,
daktilonun tuşlarına basmayı durdurdu .
Malta adasında bir sandelye ye kurulmuş
kahvesini ağır ağır yudumluyordu ,
elinde kalemi ,
ve not defterine sürgün anılarını anlatan
kağıtları okumaya başlıyordu bir bir .
etrafında mavi gözlerini gezdiriyordu ..

Renas Tutaste

Paylaş:
2 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (3)

5.0

100% (3)

Papulya vııı Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Papulya vııı şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Papulya VIII şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Rampaların Ustası
Rampaların Ustası, @hasan-abi
13.9.2014 12:40:54
birkaç halk aynı şiirde deviniyor.

birkaç şiir, birkaç roman.

© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL