Adam yönü belirsiz adımlarını savururken döşemeye kendi kendine konuşuyordu; - Güneş ibrişim iplikleriyle insanların ciğerini işliyordur diyordu tavana yakın pencereden dışarıya bakarken. Mavi kıvırcık dalgalar oynaşıyordur denizin üstünde. Bulutlar da saklanmışlar buharlaşıp kaybolmaktan korktukları için. Sadece bulutlar mıdır korkan, insanlar da sinmişlerdir bir ağaç gölgesine. Çiçekler taç yapraklarını kapatıp saklamışlardır tohuma dönecek bağırlarında sakladıkları sevgiyi. Kuşlar da uçmuyordur kanatları tutuşur diye. Ve ben burada, hem de güneşten korkmadan, bir zamanlar korktuğuma yanarak… Yanıyorum güneşin değmediği yerde… Ben burada!
Ağır bir ter ve sigara kokusu sinmişti odanın içine. İçeride içilmesi yasaktı ama dışarıda söndürmeden birbiriyle yaktıkları sigaranın kokusu siniyordu üstlerine. Tavandaki ışığa bağlı gürültüyle dönen vantilatör de işe yaramıyordu.
Beton zeminde eziliyordu kimliksiz küfürler, kesik burunlu Çarşamba pabuçlarının topukları tarafından. Dökülen voltalar kalıplaşmıştı adeta. Geceden kalan şekilsiz feryatların izi duruyordu yastıkların üstünde. Duvara ismi belirsiz simalar kondurulmuştu, akrebin kıskacında acı çeker gibi bakan.
Gardiyanın sesiyle ürperdi odadaki herkes. Kimisinin heyecan, kimisinin korku çöreklenmişti yüreğine. Tek tek isimler okundu. - Ahmet Şahin, Talip Tanrıverdi, Selim Ayan… En son onun adı okunmuştu. Mehmet Temiz! Kahır yağan buruşuk dudağından gülüşünü sökerek gidip mektubu aldı. Önce “ Okundu” ibaresi bulunan mavi soluk damgaya takıldı gözleri. Özel diye bir şey yoktu bu özel yerde. Açarken zarfı çöktü ranzasının üstüne. Demir yaylar gıcırdadı, dişlerinin gıcırdadığı gibi. Kısacık bir mektuptu, eşinin gözyaşları ıslatmıştı yazarken kâğıdı. Nasılsın diye başlayan, ne istersin diye soran kelimelerle devam eden mektup birkaç dörtlükle son buluyordu.
Göz kırparken yıldızlar bulutun arasından Yok olur bütün dünya sen girersin gözüme İçime ateş dolar bahtının karasından Sen tutuklu ben serbest isyan düşer sözüme.
Ne mutlu eder acep güneşi mi tutayım? Adını mı yazayım hüzzam çalan sazıma? Giderken son halini istersen unutayım Kurtuluşu işleyip her gece niyazıma.
Sana yaşamak yasak bana da yazmak haram Kelimeler takılır yutarken boğazıma Kimseler görmese de kanar içimde yaram Felek yıkılsa kanun bakmaz itirazıma.
Aldığı mektup serinletecek sanıyordu yüreğini. Oysa kaynayan semaverden doldurulmuş bir bardak çayı bir anda yutmuş gibi yanmıştı. Korlaşmış kelimeler oturmuştu boğazının orta yerine. Etrafına baktı, oda arkadaşlarının kimisi zarfın içindeki resimleri gösteriyordu arkadaşlarına. Kimisi ağlıyor kimisi mutluluğun kanatlarında uçuyordu. Gecenin yıldızlarını gözlerine mi hapsetmişlerdi onlar, ışıl ışıldı gözleri, kendisi koyu karanlığa düşerken? Cevap yazmalıyım dedi kendi kendine, meraklanır yoksa. Uzaktı evi, gelemiyordu eşi yanına her zaman, belki bayramda gelebilirdi… Yastığının altından çıkartıp kâğıtlarını cevap yazmaya başladı.
Hasret kokan mektubun elimdeydi bu sabah Soruyorsun sürekli “halin nedir, nasılsın?” Söyleyeyim sevgili fayda etmiyor eyvah Bu can kurbanın olsun saçlarınla asılsın.
Demişsin “ne istersin getireyim gelirken” Bir tutam gerçek getir yalanları ezmeye Ruhum acı çekmeden göklere yükselirken Biraz da bahar getir nefesiyle gezmeye.
Bulur musun bilemem çocuk düşümden biraz Mektubun arasına koyup göndersen bana Eskide kaldı diye etme sakın itiraz Bir günü bile olsa derman olur bu cana.
Sevgi ve hasretini de iliştirip gönderilmesi için teslim etti gardiyana. Şimdi beklemek kalmıştı uzaktan gelecek cevabı.
**** Nice yıldızlar döküldü gökyüzünden hapishanenin çatısına, nice yumurtalar çatladı serçelerin yuvasında. Haber yoktu, cevap da…
Dikişli yerlerinden kanıyordu kalbi. Tutunuyordu hayalindeki resmin sıcaklığına. Her gece tavana yakın pencereden baktığında şaşıp kalıyordu. Yıldızlar mı çıldırmıştı ateşten oklarını atıyorlardı birbirlerine. Ay da görünmüyordu çoğu kez, yüreği de gökler gibi karanlığa gömülüyordu.
Bir sabah ölüsünü buldular adamın. İftiraya kurban gitmişti, hayalleri gitmişti, beklediği haberle umudu gitmişti, özlemleriyle sürüklenip canı da gitmişti.
Yanında gönderilememiş birkaç dize ve taşların arasında doyasıya yaşayamadığı umudu saklı kalmıştı.
Harflerimin ışıkları sönüyor bir bir Yıldızların söndüğü gibi… Kalbimin atışı ağzımı doldurdu Tüküreceğim yere o da susacak, Sana sustuğum gibi Geç kaldın sevdiğim Artık çok geç!
Not: Mektup, hece şiiri, şiirsel metin, durum öyküsü kolajı
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
YARIM KALAN DİZELER şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
YARIM KALAN DİZELER şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Harflerimin ışıkları sönüyor bir bir Yıldızların söndüğü gibi… Kalbimin atışı ağzımı doldurdu Tüküreceğim yere o da susacak, Sana sustuğum gibi Geç kaldın sevdiğim Artık çok geç!
Not: Mektup, hece şiiri, şiirsel metin, durum öyküsü kolajı
Kutluyorum usta kalemi gerçekten güzeldi gerçekten okunası şiirdi Yüreğine sağlık _______________________Saygılar
Alıp götürdü, çok sürükleyiciydi, bu tarz size çok yakıştı ablam, serbest bölümler de özenle seçilmiş kelimelerden oluşuyor, çok naif cümleler çıkıyor ortaya, heceyi nasıl güzel yazdığınız zaten malum, ikisi birleşince okumak keyif veriyor. Emeği ve yüreği kutlarım. Selam ve saygımla.
Öncelikle çok güzeldi. Değişik yazım biçimlerini seviyorum. Bu şiir, öykü roman farketmez.
Geçen yıl bu günlerde böylesi bir şiir ya da şiirsel yazı yazmaya başladım. Oğlumun evindeydim. Bilgisayarda bir şey yazması gerektiğini söyledi. Doğrudan edebiyat defterindeki sayfama yazıyordum. Öylece bırakıp kalktım ve bu kırıklıkla daha yazmadım ama sizde okudukça bende hevesleniyorum. İnşaallah yazarım.
Yazı dilinizde en az şiir kadar başarılı. Yazmak belli kalıplarla olmalı diye düşünüyorum. Her zaman yeni şeyler denemek lazım. Her şeyin zaten bir ilki vardı. Bu da ilk olsun ama son olmasın. Başarılar dilerim. Kolay gelsin.
Mersin Şairler ve Yazarlar Derneği başkanımız Abidin Güneyli’nin her zaman söylediği bir söz vardı: “Yazıyorsanız denenmemişi yazın!” edebiyatta denenmemiş ne vardı ki, araştırdım, yazdıklarıma benzeyen yazılar olsa bile bir adı bile olmadığını gördüm. Bilinçli veya bilinçsiz olarak yazılmıştı. Kökenim hece şiiri olduğu için onu öncelikli tutarak, diğer edebi türleri bir kolaj halinde sunmaya çalışıyorum. Elbette her yenilik gibi bu da bu gün kabul edilmeyebilir, tepki alabilir. Denemeye devam edeceğim.
Aslında uyumlu bir insanım, iyi niyetle söylenen her sözü kabul ederim. Söylenen sözde art niyet fark edersem de inatlaşırım, bu benim fıtratımda var. Hece şiiri yazmayacağım dedim, yazmıyorum, boş da duramayacağıma göre dik başımı bu şekilde eğdirmeden devam edeceğim.
Yeni bir akım olabilir, aslında paylaşmayacaktım yazdıklarımı ama denemek isteyenler olabilir diye de paylaşıyorum. Babam derdi ki; en önde gitme, burnunu duvara çarpabilirsin, en arkada da gitme, birden her şey tersine döner yine çarparsın. Hep ortalarda kal. Ortalar bana göre değil ya en başta ya en sonda olmalıyım babacığım, kusura bakma. Ya tamamen kaybolurum, ya unutulmam. Her iki şıkka da hazırlıklıyım. Hakkımızda hayırlısını nasip etsin Rabbim.
sayın Orfeo ve sayın Olgun noktalamak istiyorsanız kendiniz nokta koyup öle anlam kazandırın. Bu eser bence bir o kadar başarılıdır. Bir eser noktalama işareti konulmadanda okuyucuya sunulabilir.
Düşlem kardeşim teşekkür ederim, ancak noktalama konusunda noksanlarımın olduğunu biliyorum. Elbette bilenler yardımcı olabilir, uyarabilir de. Üstelik Orfeo benim öz kardeşimdir ve 25 yıllık edebiyat öğretmenidir, noktalamayı ona yaptırmam gerekirdi ama her şeyi yavaş da olsa kendim öğrenmeyi tercih ediyorum, desteğine teşekkürler, nice dost sandığım kkişi çok daha kötülerini görüp sessiz kalmaları yanında sizin sözleriniz beni çok mutlu etti.
emek verilmiş çok başarılı bir çalışma. bütünüyle anlamlı duygu yüklü bir eser. şiirler ve nesir yazılar başlı başına birer abide güzelliğinde. kaleminiz daim olsun
Yüreğine
Emeğine
Sağlık
Selam Saygı Sevgi Ve Bolca Duayla...