LeylîBize düşen masal toplamak geceden yarı açık meskûn düşler kendinden mesûl çocuk gülüşler ne az ne çok ne bileyim; belki de yok... Kucağında çağ yangınları ansızın düşer önüme yaslı zaman çıkarmıştır kınından paslı hançerini b’ölmektedir kendini biteviye ne kadar kanarsa o kadar akıtır yarayı;bilir.. bilir; ellerinden tuttuğu kendi yüreğinden başka bir şey değildir... Sesi namluya sürülmüş ayrılık türküsüne gebedir gün ne yana dönse gurbet ne yöne gitse hicran ceplerinde bin yıllık ilenç yükseldikçe âsumâna ırayan... Bir serâbın kollarında dalmak uykuya geceden sarhoş ve tutkulu bin heceye bölerek acının ser’ini kıvrılarak yıldızların koynunda ne gam, ne tasa işte o anda yalnızca mâî bir akış olsa sıvazlayan yorgun başımızı öyle bir kaybolsak ki meselâ yerimizi Tanrı bile unutsa... Kara yaldızlı dağlardan ak gerdanlı tohumlar biriktirmek.. avcumuza serip şiiri alabildiğine üşümek sonra nice yalnız adamlar ve kadınlar geçidi... düşmeyeydi iyiydi işte gökten o "üç elma"... kim bilir belki o zaman yasak olmazdı düşlerimiz Havva Ana’dan kalma... Özlem Tarhan 13/mayıs/2014 |
-kutlarım özlem hanım.. mükemmel bir şiir.. saygılarımla..