Mavi Anahtarın Döner HücrelerimdeGünlerden düş ertesiydi… suskundu mevsimler Uzun soluklu yolculuğun. ayaza kesmiş gün ardıydı karanlıktan kalan.... Heybetinde eriyip ciğerleri zorlayan Endişeli bir kalp atışı idi kilometreler tanımayan.... Bir yalan ertesi dizlerde kanayan yaralar ’’Çok acıdı anne ’’diye boşluğa düşen bağırmalar.... Araladım perdelerimi bir yudum bulut için. Ağardı sevincim penceremde. Sardım zamanı hayalin orta yerine Serçenin soluğu değdi nefesime.... Ezberi bozuk bir çocuğun avuç içlerinde ağladı kalbim Daldan dala asılırken ruhum kaç hayat soludum içimde. Dokundu masum bir çocuk izi olmayan resmine anne... Güller tırmaladı duvarlarımı Varlığın düştü dar sokaklarıma. Her nefes alışımda kıvrım kıvrım uyandı gül yaprakları... Çektim kokunu doyasıya yenik düştüm yer çekimine. Vuslatın sırtı dönük olsa da Mavi anahtarın döner hücrelerimde Hayali dudağın nazikçe değer tenime. Yükselir gözlerimde bu sefer buldum seni dediğim merdiven. Titrer dudaklarım ’’Seni seviyorum’’ annem derken.... Düşünden kara(n)lığına düşerken Yorgun yağmur bulutu gibiyim sessiz ve gri ağlayan... Ömrümün son gerçeğini alma benden Seni saklasa da cümleler Perdelense de aramızdaki özlem Ön sözü ’’Sen’’olan kafiyesiz bir kaç cümlenin içinden. Tut titreyen ellerimden sıkıca uzanayım toprağına boydan boya annem...! Ferda Özsoy |