Yitik Aşk Söylencesi
ilahilerin öldürücü ihtişamı gibiydi ona olan hayranlığım
çoğu zaman tek kelime etmeden izlerdim yüzünün boşluğunu orada öylece yapayalnız ve tek başına duruşunu yalnızlıklarım için hep onu suçlardım saplantılı hayranlıklarımın arkasındaki nefretimi usta bir yalancı gibi saklardım gülüşlerimin arkalarına gündüzlerim daha kolay ve samanalevi gibi geçerdi geceleri ise diğer tarafa geçer intihar ederdim ruhumu derin susma satlerimde tanrı bu kısmı çok önemserdi oysa ben bunu hiç düşünmezdim tanrınınkine zıt bir dengeydi bu yarattığım kendi kurallarımı koyardım acılarımın gücü adına en asil maskelerimi takardım bazen yüzümün duvarlarına sevişirdim dengenin dengesizliğindeki ritüellerin ötesindeki hayaletlerle en keskin bıçağımı alır sonra gövdesinde kesikler açardım gecenin karanlığının acelem yoktu aslında kovalayanım da kendi zoraki ayinlerimin ortasında kendi kendimle yalnız kalırdım aynadaki yüzümün kırık suretine bakar gözyaşlarımın yüzümün çizgilerinde ırmaklaşan çağlayanlarını seyre dalardım susmayı öğretirdim dudaklarıma dağ olmuşken konuşacaklarım ruhuma sakladıklarım gözlerimden taşardı hayatın doğruları zımparalayıp durdu yanlışlarımı içimdekiler onun istediği gibi değildi oysa büyüdüm sonra kundaklanmış hayallerimi ve yüreğimi de büyüttüm şiirler yazardım her mısrası onla başlayan her cümlesi onunla biten kimi zaman yüceltip onu özenle seçilmiş kelimelerle kimi zaman da en karalardım en ucuz kelimelerin sırıtkanlığıyla kimsenin erişemeyeceği bir yerde yalnızken insanlara dokunmayı severdim sonra ise elimi tekrar geri çekmeyi ve sonra tekrar dokunmayı en çokta ona dokundum insan olduğunu hatırladığım zamanlar ve yine en çok ondan çekerdim elimi unuturdum unutmak isterdim beni onu ve kalanları merhametliydi ellerim görmek istemezdi inanmazdı inanmadığına inandırılamazdı onu hiçbir zaman durduramadım tanrısal sevgisine de insani nefretine de engel olamadım o hep iki zıt uç olmak istedi hep iki zıt uç olduk ikimiz |