Lila gölgelerbadem ağaçlarıyla dolu o eski yolda gümüş bir Ayın altında yürüyorsun saçların bir intizar gibi lüle lüle ceylanlar iniyor göl yüzüne gölgesiz en zalim avcılar ağlıyor ardından bakıp artık kim kimi öldürürse aşk için biz buna yaşamak diyoruz kapattım gözlerimi buyur gel vur döndüm sırtımı incinme diye çünkü göz bebeklerinde büyüdüm bir asır dudaklarımda senin her kelimen bir tılsım sen söyle rüzgar düşün peşimize yakası yırtılsın gömleklerin dar ağacında boynu kırılsın karanfillerin yok hakikat bu değil görmedim seni ben resmine çıldırdı sözcüklerim belki biraz gecenin etkisi biraz da kaldırımlara vuran siluetleri yalnızların hep bir ağızdan haykırıyorlar sevgilim bu şehir ikimize dar birimiz yaşam kalesinde birimiz ölüm dar bu göğüse bu gökyüzü dar bakıp bakıp iç geçiriyoruz size ey sevgili kuşlar siz ki çocuklar topaçlar balonlar gibi dönüp dönüp gidiyorsunuz uzak yerlere şu sokaklar aklımızdan çıkmayan sevgililerimizin aşiyanları örenler viran olup gidenlerin yurdu bin kere ölmelik bir hayatı kim tercih eder ki usul usul terk etmeli bu ruhun tenini öyle şaşalı törenlerden de uzak çamurlu bir toprak bir kalas üstü yazılı ‘’ hüvel Mevla ‘’ çok bile teneşirde boylu boyunca uzanmalar kalabalıklardan figan feryat incinmeler tek hakikat bu O var başka bir şey yok |
şiirin hası çok güzeldi tebriklerimle şairin ası..:)