salıncak düşkünübizim masallarımızdan çocukluğumuzu çaldı bu ejderhalar küçüktük ufacık anlayamadık çoğul yanılgılarına hayatın hep bir ağızdan haykırdık ‘’ var ol çok yaşa ‘’ çok yaşadılar inanın purolu viskili bar köşelerinden sorgu odalarına kadar emmedik kan bırakmadılar incitmedik kadın ağlatmadık ana ne onursuz piçlerdi onlar tahtırevanlardan düştük oyun parklarının çakıl taşları parçaladı etlerimizi karanfilleri sevdik en çok en çok onun boynunu kırdılar bir de gelinciklerimizin usul usul dedim sevgilim usul usul sevmeliyiz gökyüzüne ulaşma meselemizi unut unut cenneti cehennemi hizmet etmiyor bu salıncak aşka henüz hala çocuğuz ve ayrılığa yer yok resimler resimlerimize kırılıyor diye sararıyor eskiyoruz artık tıpkı ayazda kalmış dudaklarımız gibi çalı çırpı kurusu kalplerimizde bakmışsın gelen gideni aratıyor bir çakmak taşıyla yangınlar çıkartıyoruz haydi daha hızlı salla daha yükseğe bulutlarla yarışmalı çocukların geleceğe inançları uçurtmalarla gökyüzüne dokunmanın keyfidir göl yüzünde taş sektirmek yahut defolup gitmek için bu hayattan boğazında kalsın bütün etler sığırtmaçların |