ELENA...
ELENA…
Öp göğü göğsünden en mavisinden Suyun senfonisi say Dudağının kıyısında dipsiz deli bir deniz Kalsın hep Dursun karşında kirpiğine takılan rıhtım Baharlara şarkılar söyle sen uçurum kenarında… Yosun kokulu rüzgarlarda salınsın saçın Martılarla bir olup gez/sen masallar…da Sandallarda fırtına çalkalanırken Kokun gelip konsa Alabora olmadan önce tüm cümleler… Demir atmış bir pencere akşama Gece çekilirken ağ gibi Hep solgun mu kalacak bu tüller Bahar resitaline durmuşken şu çiçekler… Az sonra takvim nisan dökecek Ankara’ya Yağmur üşümesi işte Alışmış tüm sokak, Kapakları kapanan evlere Bir kaldırımlar alışık değil düz giden adımlara… Kızıl bir ay saklanmış öncesi geceye Tutulmuş sözün nikahı Kıyılmış kıtalar..taa.. ötesinde Uzak bir coğrafyanın tam ortasında musonlarla Bu kadar sağanak dolmasan bakışlarıma…. Bu denli kaybolmayacaktı hayat iklimi Ne denden/se Nisanlar Açan çiçekler neden ağır gelir seni hatırlamama… Neyse Elena Ben kapamadan gözlerimi Sen gel gözlerime Bırak açıklarda sallansın perdeler Sen son nefesimde Bu bahar, öp çorak kalan dudağımdan Ne sen gel Ne yalandan ömür koynumda uyusun İki kokun dursun Ruhum kırlangıçlarla bir olup giderken… Ney/sesi boş ver…me….! Sen iyi misi bırak kokunu esen yele Düşlerim koşsun sana doğru Bu kadar sarılmışken o eski içi boş giysilerine Özledim işte n’apayım seni Elena…. |
Yağmur üşümesi işte
Alışmış tüm sokak,
Kapakları kapanan evlere
Bir kaldırımlar alışık değil düz giden adımlara…
özlem...ne güzel titretmiş dizeleri...tebrikler...saygımla...