Anne Galiba Ben Ölüyorum
Anne Galiba Ben Ölüyorum.
Zeytin tadında kekremsi bir tat bırakarak anılara... Sığırcıklara,serçelere,tarla kuşlarına dalıyor bakışlarım. İğde çiçeği yayılıyor,dağlara bozkırlara ovalara. Serçe yüreği ile kırılırken vuruluyor kuşlarım. . Anne ’zihin kanamsı’geçiriyorum. Nasırlı pamuk ellerinle dokun yaralarıma. İlaç dahletmez,her kuş öldüğünde eriyorum. Martılar kanatlanırken yüreğimde ki mavi limanlardan. . Pencereyi kapama,açık kalsın gökyüzü, Buharı üstünde hasret kokuyor içim dışım. Çıkrıkla çektim suya akseden beni dipsiz kuyudan, İz bırakmış taşa değen sicim,bize vuran yanından. . Çatlamış toprak dudaklarından dua dökülen, Çöl serabından su içiren üç öğün oğluna, Alnın,yüzün ellerinde çatlamışken yüreğin gibi susuzluktan. Lakin çehrende yuva yapmış esrik bir tebessüm. . Çocuktum anlamzdım atlara neden demir çakarlar. Rahvan gitse bile ayağı değdiğinde yere acırdım. Hele de dört nala döverken toynakları bozkırı, Ağlardım kırılırdı ne var ne yoksa düşlerimde. . İçimizde kanatları kırık kaç kırlangıç besliyoruz. Gidecek hiç bir yerimiz kalmadığında, Kör bir kuyuya atılmışken çalacağımız kapıların kilitleri. Açmak için yetecek mi doğru kapıları yanlış anahtarlar. . Anne galiba ben ölüyorum. Sadece sen geç gözlerimde ki mavi limanlardan. Bembeyaz melek kanatlarınla... Dokun usulca yaralarıma helal nasırlı pamuk yüreğinden. . yunus ça. 04/03/2014 |