Minderiska! II
I.
Hiç olmadığı kadar ağırdır zırhım İçinde kimi acılar ve mutluluklar vardır Bu kez de Çanakkale’deyim işte Seni sensizken nasıl sevebilirimin sözgelimi karmaşık örneği Gecelerden en karanlığı bugün Bir kışımsı hüzün yağar Sırça Köşkü’me Antesiz bir televizyondan gelen cızırtı İnsanlar yürüyor meydan boyu Kordonda salına salına yüzen balıklar Ve bir ressam: Durur musun ey yolcu! Caz yapan umarsız kediler ve meyhaneler Kadehler kalkarmış geceden geceye Koşulsuz bir sevdanın sürümü bu Yoldan koyunlar uça uça göçer ki uçuşları pek de alçaktır Mektuplar yazarım geceye ve uçururum Ay’a Ay her zamankinden daha parlaktır bu gece Kışımsı bir gece bu işte, her geceden daha farklı kaçışları Bant sarıyorum gözlerime ellerimde odunlar ve kömürler Karadır gecelerimiz ve fakirizdir Sobalarımız yanarken geceyi meşrulaştırır Alkol diye serin soğuk acılar içeriz Ben yine ben olmam aslında Mektuplarımı seversen, beni de sev Boyunsuz bir deve de çizdim Artık yerli yersiz konuşan güz kuşları yok! Yinelemeliyim, ileri sürülen bir ben; Ne kadar ağlamaklıysa, geceleri biraz daha yıldız düşer gökten Sinemalar kapanır ve insanlar üzülür Ben seni bir anıt gibi saklarım göğsümde Eşsiz bir anıt gibi - Anıtlı gecelerde seni daha çok seviyorum II. Rafımdan çıkardım bir kitap daha Ağlamaklı okurum yine adın geçerse -Sahi, sen bugünde yoksun- Hangi geceler susarım da sarılırım sana Bir seferliğine kafiyeleri ve redifleri rafa kaldırdığım gecede, Mutfağa girmeliyim, hüzün dolu yemeklerim yanar Tuzsuz ve şekersizdir İşte sensiz geçen gecenin ardından sırıtan martılar - Daha ne yapabilirim Madam Minderiska? Öyle, geceleri gezerim. Gündüzleri güneşim yoktur Çekerim perdeleri Kilisenin çan sesleri ve Heybeliada gelir düşüme Gelir de siz sakın gözükmeyin boş odalarda Orası anılarda düş gibidir unutmayın! Beni vuran birkaç cellat gelir belki ellerinde çivi: Çingenenin biri Benim İsamı da içime bunlar astı, bilmiyorsunuz Hiçbir şey bilmiyorsunuz Gece kimdir ve kimleri saklar yokluğuna Bilemezsiniz Adı benimdir. Adı diyorum, ben’imdir Usul bir gözle yumulurum geceye Aman! İnanmayın gündüz gülenlere Çünkü elbet bir gece, bir binanın teras katında ağlarlar maviye baka baka Gece kollarını açar ve sarar yokluğunda ağlayanları Korkmayın. Benim sözlerim incitirse sizi Ağlayın, gece ve köşede Ancak böyle anlaşabiliriz Düşlerin ve anıların karıştığı bu evrende III. On sekiz gün boyunca hislerime bir mum yakarak baktım Seyrettim her gün batan güneşin çaresizliğini Bildimdi. Geceye yenik düşen hoyrat bir rüzgar ile Göçüyorlar. Yalnızlık gibi Oysa yalnızlıktır beni bir duvar dibinde ağlatan Bir musevi ve sinagog Conkbayırı’nda vurulan bir Anzak Peşi sıra ağlayan yüzsüz kuklalar Sıhhatimi de alıp gidiyorum bu kentten. Tamam diyorum yine Ceketim ve ben hüzünlüyüz Bir sigara bayım! Ancak bir sigara daha kurtarabilir beni herhangi bir ağlamaktan -Sahi, sigaram nerede?- O da yol alır günaşırı bu kentten Hem ben de giderim sensizlikten Belki bir şiir olurum ve imgelere sokarım seni Zaten 1972’de Cemal’de gidememişti Zuhâl’ine Okudukça anımsarım; sıcak, kum yakan gülüşlerini Bir çiçek büyür ve yanıma alırım onu Saksılara sığarsa sana gönderirim kalan hayatını Kısım desem de inanma, büyütür yollarım mutluluğumu Ne yaşıyorsam, hasretinedir Madam Minderiska Seviniyorum bir gün batımı beliren tebessümüne Sahilden yine kuşlar uçuyor Vapur da kalkıyor. 22.00 vapuruna yetişmeli Bu gece, her geceden farklı Bir sigara ile, vuslatla buluşmalı... |
çok uzun olmasına rağmen
okuyucusunu yormayan
bir şiir brava diyorum
şiir akışı anlatımı mükemmelin üstünde
destanımsı bir paylaşım olmuş
tebrik ederim