elais XIX
elais masum değiliz
ne olur asma pervasız gülüşlerini kan oturmuş göz bebeklerime biz kelebekleri hapsetmiştik avuçlarımıza çocukca kelebek tozu bulaştı çırpındıkca ölüm sessizliğinin kol gezdiği parmak uçlarımıza... kelimeleri tedirgin ettik şiirlerden söküp bitip tükenmez kavgalara sürüklendik sesimi soluğumu gömdüm ıslak kaldırımlara kör sokak lambalarının ardındaki soğuk gölgelere elais katlettim o renkli düşleri bakma ellerime masumiyetin çığlıkları bulaşmış tenimize elais her şiir sevdaya ait virane yüreklere açılan kapıydı oysa sadece adın adımın yanına başın omuzuma nasılda yakışıyor o matem kuşanmış şehirden dön bir bak kasabaya bahar boyalı biz yoksulu bir yanı düşük kıyama durmuş mevsim koca dağın yamacında menekşeler boy vermiş bahçede mor ortancalar saksıda pembe begonyalar dönmelisin... elais verandada bizli yedi renkli gülüşler eksik üç nokta koyuyorum her mısranın sonuna tefsire muhtaç... elais kasaba bizli sevinclere kollarını açmış nisan yağmurları başlamadan göçerler dönmeden gelmelisin çağlalar çiçeklendi yol kenarında tel tel papatyalar her bahar biraz cennet kokar yeni doğmuş bir bebek misali hadi dön öksüz baharımı cennet yap... Hasan ODABAŞI |