Dut Karası
Güneş ölü doğduysa her gün
Ya da doğuramadımsa güneşe yüzümü ben Söylemedimse adını Zamanla mıh gibi çakıldınsa içime Ve fakat gerilmedimse çarmıha Kimdir kabahatin mimarı Şu eski kafiye işte Beli bükülmüş yalanları taşıyan Köstebeklerin göç yollarında öylece İğreti duruyor üzerimde seviler Sağımda solumda kötürüm anılar Bir kıvılcım bekliyor içimdeki orman Sokak lâmbaları Kaldırımlara yansırken Şuursuz geceler birikiyor avuçlarımda taze Bu son diyorum, Yine bırakamıyorum bu mereti Bir de Bir de yılankavi düşünmelerimi Patik örüp kış masalları anlatmalı oysa Sarkıtlara tırmanıp çoğalmalı Gümüşi bulutlarla sarmalı yoksunlukları Her saat başı kaybolup Birden belirdiğinde zor Katranı kaynatıp şeker ummak kadar, Hesaplaşmak kadar yanılgılarla Ve fakat ödemek mümkünsüz diyetini Yeşilden çalınma bu siyah lekenin... |
Ya da kim bilir pek çoğumuzu anlattın.
Ben de bırakamıyorum o mereti, bir de yılankavi düşünmelerimi.
Çok çok güzeldi..Bendendi
Selam ve sevgilerimle.