Çığıltı
Her yanı küf kokuyor bu şehrin
Ve her yanı cam kırıklarıyla dolu Rüzgârı nefeslenmek azıcık Yağmuru hep uzağa yağıyor Bir uğultu ki, Demir kıran Eski şarkılar kadar içten Nalândan Pruvada güneş Yakamozlar alabanda Zayıf düşürüyor çocukları Hani öyküler vardır Anlamlanmak için bekleyen Vagonlara doldurulmuş Savaş kaçkını kadınlardan çalınma Gökyüzüne değmeye çabalayan İlk öpücük kıvamında kelimeler Hepsi hevesli var olmak için Oysa kırılıyor sözler Kolları gövdesinde bağlı zamanın İlerliyor ilmince Kutup yıldızını izlemek zor Kapıları yoklamak manasız Avuç avuç Pul pul dökülüyor karanlık Yemenisi al renkli bir kız Ya da bir eşkiya Az sonra çiğneyecek toprağı Bilmeyecek geceyi, Öylece yürüyecek Tutsaklık bu düpedüz Sayılmaz deyip oyuna devam etmek yok Sadece etrafta O bitmeyen çığıltı... |