Su Kavli..."Sormayın kimim; yanarsınız Ateşte boy veren insancıkların alazıyım..." sus! Sussun herkes! harcı değildir kimsenin, büyümeye uğraşan yetim çocukların içine konuşmak! dardır evi yokluğa kenetlenmiş insanların ve kabir azabıdır kımıldamak! yüreği olmayanların işidir masum hıçkırıkların gölgesinde kıvrılıp uyumak... dokunmak lükstür bunca kıyamet içinde sevişmekse zinhar günah! pişmanlık kavşaklarından dönerken gece bilmem kaçıncı bin kez zemherinin vurduğu ayaklarını ısıtma telaşında bir adam o adam; istemez ki gün batsın karanlık; kir ve pastan kararmış sakallarının yoksulluğu hatırlatan rengi olarak kalmalı sadece yüzyıllardır bilinir ki mutluluk; bir çocuk uzattığında ellerini ve ümitle gülümsediğinde yüzüne doldurabilmesidir o sıcacık avuçları bir babanın... gecenin hicran yarısında yarasını ovar yorgun bir çift el... hücresinde bir kadın aşkı emerek var gücüyle bileklerindeki paslı zincirden bir sevda bağı yapabilme derdinde ne zaman susasa kan kırmızı dudakları mahrumiyet şarabıyla hıçkırarak kendinden geçmekte susar zaman, ölür bahçedeki güller ve küllere döner yüzünü bülbüller... çalarken kapıyı saatin yorgun askerleri kırgın bir direniş başlar mazlumların evinde ince bir sızıyla dalınır çalıntı uykulara ve adam, ve kadın ve çocuk gelmişine geçmişine cümlesine sergilenen soysuzlukların soyuna sopuna giydirirken nice ahları soyunur mahreminden yeryüzü suya akıtırken gözlerinde birikmiş yaşları ant içerler birlikte nice sabahlara hep böyle inançlı hep böyle dirençli hep böyle umutlu çağırarak güneşi hevenk hevenk devşirmeye düşleri... " Sordular kimim; yandılar Alazımda su gibi aziz oldular..." Özlem Tarhan Yağcıoğlu Dört /Şubat/İki bin on dört |
ismiyle, anlattıklarıyla, kelime seçimleriyle üzerinde düşünülesi.. dolu dolu. boş gelip, boş çıkmamak olmaz elbette dedirten bir sayfadayım galiba..
küsss tarafından 2/7/2014 10:35:44 PM zamanında düzenlenmiştir.