sancıvakti geldi huzursuz uyanışların sisli kapısını aralamanın omuzlarında taşırken kederi hüznün bedeninde gölgeni okşar terkederken sancılı bakışlarında yiten mor sesli direnişi kıyamet günlerinde gözlerini gömdüğün lacivert giyindiğin pembe ceketinin cebinden ölümünü çıkardı geleceğe bıraktığında düşlerini kayıp yıldızların ışıltılı yüreğine sığındı ki onlar yumruğunu her sıkışında barışın türküsüyle beyninin caddelerinden insanlığa güneşi bağışlardı sürgünsüz yaşamın mavi kaybolduğunda kör kuyuların uzayan saçlarında sahipsiz ülkenin kendini yiyen evlatları çıkardıklarında ağızlarından yılanları aydınlığı zehirlediler dönülmez akşamın sabahında şimdi puslu gecelere çakılı umut sararmış yüzüyle çöl yalnızlığı ekerken incinen vicdanlara kan revan gömleğini giyer yetim sabaha vakti geldi dişlerini çektiğin metal günler intihar zamanı taktığında pişmanlık gözlüğünü elbet bir gün kendini yakar unutma sevdasıyla güneşin uzayan kollarında her an fırat dicleye bakar... 12.1.2014 Mönchengladbach... |