özgürlükayın bakan yüzü gözlerimde yüzdürüyor çocukluğunu dağınık saçlarıyla gece okşuyor hüznümü dönülmez gidişlerin elemini giyinen yürek sarılırken zamanın kollarına ve hesabını sorarken yokluğunun yarınsız anılarını deli gömleğini giyer sevdiğine söverek bir akşam dağılırsa hüznün duvarları masmavi düşlerle gülümseyen rüzgar biriktirir kararmış bulutlarına kayıp umutların çaresiz suskunluğu ancak acıları çoğaltır fırtınalı akşamın sabahına uzun bir yolun sonudur cennet uçurumun kıyısında dokunduğumda aydınlığa nasılda büyürdü ellerim güneşin izi düşerdi yollarıma bir zamanlar namusu vardı atılan taşın yakmazdı ateşi kırmızı düşlerin dünyası deli dolu ve kaçıktı açıldığında aklının tüm kapıları maviye susayan herkese sonuna kadar açıktı uzun bir yolun sonudur cennet uçurumun kıyısında dokunduğumda aydınlığa sayısız emek sayısız ekmekle nasıl da bereket toplardı toprak günahsız ellerimde şimdi ben biraz pembe çalıyorum kıyılarıma çoğaltıyorum sandallarımı aklımın martıları yollarıma düşüyor ve yürüyorum aydınlığa bulutlarımdan özgürlük yağıyor... 29.1.2017 Mönchengladbach... |