çığlık
karıştırdığımda
zamanın saçlarını körelmiş duyularımla düşlerimi kusarım pusulu yollarım uzanır saldırgan ellerin çokluğuna açınca kapısını karanlığın annemin çığlığında uyanırım sanmazdım çiçeklerin dikeninde yiteceğimi her sabah uyandığım çaresizliğimle ki soyunduğumda arzularımı geç olurdu aydınlığa ben de günahımı toplardım cennetsiz yaşama oysa rüyalarımda uzatırdım ellerimi güneşe salınırdı bahar her gülüşümde parmaklarımda görürdüm gökyüzü maviliğini umudu sağarken geleceğe aydınlık toplardım habire sen ey her kış giyindiğim pişmanlık bilmezmisin mevsim mevsimi doğurur güneşin uzayan saçlarında yiter karanlık artık kırılmış bir dal ucundaki yalnızlığım savrulurken sensizliğe ağızlardan çıkan her yılan geçmişten geleceğe insanlığını bağışlar iyiliği çıkarılmış günlere bir de karanlıklar yağsa da susuzluğumu besleyen aşka uzayan kaldırımlarla dokunmasa da ellerim dikensiz kırmızıya aldırma tohuma duran özlemimde asılırken boynuma cezasız suçlarım içimdeki şehir ölür sürer sürgüsünü kapısına kavuşmaların nedensiz vurulur ay kaşlarında hilal ölür... 31.10.2013 Mönchengladbach... Sinan Toraman |
Gökyüzü kurşunlanır göğsünden
Vurulurken hasret sılada
Horasan'dan durur selama... ...................Sinan TORAMAN.
=============================
"Alevi doslarla Ali olsaydım
Aslan kucağında turna görseydim
Kutsal Zülfikar’ı ele alsaydım
Hünkar Hacı Bektaş Veli’dir dostum"... .................... Necati KAVLAK.
.......................................... Saygı ve selamlar..