Eskiliğimle Yeni
Eskiliğimle Yeni
yenilendim uygun görmedim eskimeyi hiçbir anımıza ben yıkık köprüler gibi unutulmuş olsam da içimdeki keskin ırmaklarını unutamamamın diretmesi bu kar neşesi bu eldiveni bu ruhunun ellerime geçişi öyle neye dokunsam seni de değil ruhunu okşar tümden kabuk bağlamadan yaralarım ruhundur ellerimdeki eldivenim hangi yangınımı kar topu yapsam şimdi gülüşsüzlüğüne güler gibi çıkmak çileden değil mi “tek olmayanım” gelmeden gider gibi açmadan hiçbir kapıyı yüzüme kapar gibi başlamadan biter gibi yiter gibi var olmadan hiç kendini çıkar at ellerimden dokunayım bir kezcik de olsa sensizliğe kendini çıkar at gözlerimden özledim sensizliği sana başkaldıran kendimsizliği belki anlarım ki ben kendimin sensizliğiyim sensizlik ne ki ben yıkık köprüler gibi tatlı şirin acınası eskiliğimle yeniyim ne sana ne kendime ne sensizliğime bu kederli sitemim yıllarını unutmuş acılarıma öfkeliyim bu denli unutmasızlığa acıların unutmamışlığına dinmez öfkemin en yakın anlamıdır gözlerin oysa ben gözlerinin de ötesindeyim artık ruhunu aldım ellerime sen sen olmaktan çıktın artık ellerimde esen eldivenlerim oldun dünyaya dokunduğum kendini çıkarıp bir atsan ellerimden dünyaya bir sensiz dokunsam ilk ölümüm mü olur umarsız son intiharım mı sensiz hayata dönmek bulunmaz bir fırsat mıdır bir bilsem bilmiyorum tahammülüm yok yağmursuzluğuna mecburi yağmurunum yorgunluğu hiç öğrenmemiş seni böylesine çıldırtan tek yükünüm ve dudağını büktüğünce gözlerimi ısrarla tek sana açışıma say aklımdan çıkmayışını kaderin senin unutulmamak benimse unutmaya çalışmak gözlerini de değil gözlerinin ötesini sonsuzadek sadece seni sadece seni özlüyorum demek gibi göç kuşlarının son çığlıklarıyla yarışarak nefes nefese kalmış bir çocuğun bir saniye ötesini bile görememesi gibi sonsuzadek sadece seni sadece seni arıyorum demek gibi bir can yitimi değil mi ki her şeyin sonu yoksa aşk bu mu unutmak mı ki yolların yüründüğünü suların içildiğini ateşin yakıldığını gözlerin ağlayıp güldüğünü tatların tadıldığını seslerin duyulduğunu yaşarken ölündüğünü… göğü ve denizi bıraktım pervasızca gözlerini gördüm göreli ve tüm mavilerin tek belalısı haylanmaz karabatağı benim artık uysalım sensizliğime sen ağacısın düş salıncaklarımın düş ağacımın tek salıncağı dönmeme izin verme hayata bırak ıslak kalsın dizelerim yıllara meydan okusun kendimsizliğim sensizlik ne ki Kağan İşçen... |