Ölümlük Çiçeğim
kavşaksız sevmeyi öğrenince
adsız ağlamaya da razı yürüyüşüm uyuşuk ağaç tortuları paçalarımda seni sevişimi tatsın diye sular topladım yedi iklim köklerine yeryüzünün... içime çektiğim her toz zerresini aldım düşlerime de bir bir yorumladım savruluş hikayelerini ola ki sözcüklerimi beğenirse diye gülüşün beceriksiz yaşamaklarımdan çocuk serüvenler yarattım... evrende yanyana koşan her birliktelik adına şiirler haykırdım damağımda akşam çayı tortuları çaresiz hüzünlerimi güzelliğine demledim şarkıların boyunu aşan bir çığlıkla ararken kalbim cömertliğini gidişlerinin bile... umutlar yutan çöllerde kum taneleri saymak gibi bir sabırda ömür sırrımdı beklemek senin için kilitlerini kırdım kabuslarımın ölümlük çiçeğim hangi acımasız zamanda geldin böyle çaresiz sözcüklerim kaygılarını anlatmaya takvimlerin... kağan işçen... yağmuru izleyen çocuklar gibi şiirlerimle ve şiirlerimde bekliyorum... |