Hadi Mezarcı
hadi dinle şimdi elini onun üzerinden çekip,
siktir et yorganı, bu gece hayatımı yakıp ısıtacağım seni. söyle kaysın bir kez daha, yana. sana anlatacaklarım var... herkesin eli uzun artık, benimse kısa ve kirli uzanamıyorum sana, kur’an ve ekmek kadar yükseğe koyulmuş adın.. sen yaklaşsan, tutamıyorum elini ellerim nasırlı, avuçlarım soyulmuş, tırnaklarım pis, mezarımı ellerimle kazıyorum gittiğin günden beri... yorulup oturduğum zaman fotoğraflarınıza bakıyorum uzun uzun söyle şimdi ona, yırtsın tüm fotoğraflarınızı.. yırtılmış bir parçayı alıp bileklerine götürsün kağıt kesiği gibi ince bir çizikten dökülsün kanı ve ağlama sakın, onun için üzülme kan tutmaz onu, bunu seni kanattığı gece anlamalıydın... hadi, yatakta bana döndüğün sırtını ona da dön, sırtından çıkan iz bozulmasın diye yatağa dokunmadığımı, tüm leke ve benlerine birer öpücük kondurduğumu hatırla hadi, çevir şimdi sırtını ona da, beğenmeyip siktirsin gitsin. söyle ona da şimdi, çeksin ellerini senden.. kalbimi onun avuçlarına bıraktım, o benim kalbime dokunuyor, sımsıkı tutup koruyor saçmalıklarını bırak, söyle şimdi ona, hadi çeksin ellerini, onun dokunduğu kalbin değil, göğsün... bana sorduğun gibi, ona da sor şimdi bir gece ne yaptığını anımsa seni düşünüyorum dediğim geceyi.. sonra onu dinle, seni düşündüğünü söylesin o da.. inanma, o seni düşünüyor, ama çıplak olarak... soyun... soy dudaklarını ısırarak, bir gece kurtulup onun altından, ellerimle kazdığım mezarıma gel.. dudaklarımı boş ver, şimdi sen dudaklarımdan öpmeye kalksan, kendinle öpüşmüş olursun... mezarımı kazıyıp beni bulmaya çalışma, artık çok geç.. çünkü ben kazarken kendime hadi dedim; hadi mezarcı, kalbine sığamadın, mezarını derin kaz... Onur Budak |