Yarınlar unutulmaz
Ânı olmayan bir günde; günü olmayan bir âna gidiyorlardı
Sırtlarında kambur, sırtlarında tambur mızraplarını telden midir yelden midir bir gözden sağıyorlardı. Sokaklarda ayaksız askerler vardı kiminin elbisesi haki, kiminin hakisi elbise giyinmişler bir ince sicimli yağmurları "ver bir cigara tertip" diyor ki o başka hadise Yangınları vardı evlerinin; az biraz da pencereleri Baksan kırılacak sanırdın fotoğrafları Hadi tek sıra yapın tüm renkleri kim nasıl anımsayabilir ki anısızları? Ellerinden ve eldivenlerinden okunuyordu kadim miras gölgeleri bir kadeh dolusu kadın sesi kimi sevişirken inliyordu, kimi de sükûta mahlas tam da buydu göğüs uçlarının dudaktaki lekesi... Aralık yirmi sekiz ândan mahrumdu; uçaklarda uçurtma ipi söylesene ey sivil paşa otuz beşimizden kaçının katli; sizin kaderi? |