Nar çatlağı aynalar
Aynalar nar çatlağıydı
dört bir yan kırık dökük tank yaprakları hatta birinin poleni mayın tarlası; ya da hayın yaftası... Üç gül üç sümbül bekledik önümüzden gözlüklü karıncalar, bıyıklı tabutlar geçti; içlerine de baktık: seslerimiz kadar boştu... Derken kadınları sevmeye karar verdik; şiirler kazdık, çukurlar yazdık, balkonlarda sigara içip camlara demlikler adadık... O zaman gördüm onu o zaman gözleri maviydi, şimdi nedir bilmem... sabahları erkenden inerdi merdivenleri adımlarında musiki terler, sükût dilsizce detone olurdu. "Tanrım" derdim dürbünden; bu güzellik senin kaçıncı adındır? Aramızda yollar olmasa da tuğladan yıllar vardı; karşı dairedeydi... Hiçbir daireye bu denli karşı değildim. Birlikte turşu kuralım, teorileri çürütelim isterdim. Sonra şarkılardan sesler, hemen sonra da insanlar yasaklandı. Kuşlar kelepçelendi, gözler sürmelendi... "Neden öyle bakıyorsun" dedi bana; o esnada yukarıdaki dizeleri düşünüyordum. Kısırlaştırmıştı çoğulluğumu, gülümsedim. "Bakmıyorum ki" dedim... Ayakkabılarını bağladı. "Yanlış görüyorum o zaman" dedi; üstelik de mavi gözleriyle söyledi bunu. "Bakmıyorum, önceden gördüklerimi öldürüyorum"... |